Monday, May 13, 2019

Yeniden merhaba



Bir zamanlar bir blog'um vardı ve ona yazardım diye düşündüm bugün. Bu blog'u açalı en az 13 sene oldu. Sanki yüzyıllar geçmiş gibi geliyor aradan. Anadilimde yazmayı özledim, arada İngilizce yaşam hikayemi yazsam da kendi dilime, sesime, ses bayrağım olan Türkçe'ye dönme isteğim arttı. Bugünlerde yine yazasım var. Burayı hala okuyan birileri var mı bilmem, ama belki bunca seneden sonra tekrar canlanabilir bu blog. Hiç bir şey için olmasa bile kendim için, sular seller gibi geçen günlerden bir tortu, bir iz, bir anı kalsın diye.

Yaşlandım gibi hissediyorum bugünlerde. Öğleden sonra uykularına dalarken çocukluğum geliveriyor aklıma, anneannemin evinde geçirdiğim uzun, mutlu, huzurlu günler. Eski evlerimiz, doğup içinde büyüdüğüm ama artık bana çok uzak gelen, kokusunu bile sanki unuttuğum şehrim, İstanbul'um.

Bugünlerde kendimi, Nazım'ın dizelerinde çok güzel anlattığı duygular içinde buluyorum anavatanımı düşününce:

Memleketim, memleketim, memleketim, Ne kasketim kaldı senin ora işi Ne yollarını taşımış ayakkabım, Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan, şile bezindendi. Sen şimdi yalnız saçımın akında, enfarktında yüreğimin, Alnımın çizgilerindesin memleketim, Memleketim.

Nazım'ın ne kadar büyük bir şair olduğunu düşünüyorum sonra. Ben kendi isteğim ve seçimimle başka bir ülkede yaşarken, onun bunca sevdiği memleketinden uzak, ona hasret, ona aşık olarak ölmesi, yapılmış en büyük haksızlıklardan biri gibi geliyor. Bunca sene ötesinden Nazım'ın şiiri uzanıp yüreğime dokunuyor. İnsanız diyor bana, duygularımız, hislerimiz, memleket ve anavatan hasretimiz aynı: zamanı yok, yeri yok, ırkı, dini, milleti yok.



Ne güzel şey şiire sığınabilmek işte böyle zamanlarda. Kalbimin ucu 'cız' ettiğinde, acıdığında yüreğim, içime akşam hüznü ve ıssızlığı çöktüğünde, açabilmek bir şiir antolojisini.. Elimi tutması sevdiğim bir şairin, sayfalardan uzanıp, zamanları, okyanusları, kıtaları aşarak. Okuyabilmek dizeleri, insan olmanın evrenselliğini hissetmek ta derinden. Hangi acıdan ve dertten muzdaripsek, yeryüzünde en az bir kişinin daha aynı acıyı çekmiş ya da çekiyor olduğunu bilmek. Asla yalnız olmadığımızı.

İyi ki edebiyat var. İyi ki şiir var. Nasıl yaşar, nasıl nefes alırdık yoksa?


Söz, bu sene daha çok yazmaya çalışacağım buraya. Çünkü kelimelerden başka ne var elimizde?


Sevgiyle,


Moonshine
Mayıs 2019
Naperville, Illinois







4 comments:

  1. Hala okunuyorsun Moonie. Sen yaz, ara sira kontrol ediyorum ben. Blog gibisi yok

    ReplyDelete
    Replies
    1. cok tesekkurler Nurvenur'cum! Eski zamanlardaki gibi senin yorumunu gormek cok iyi geldi :)

      Delete
  2. Selamlar ben yeni rastladım bloğunuza ama okuyacağım sık sık, insanı gerçekten dış dünyadan uzaklaştırıyor yazmak. Nazım Hikmet sanki koca bir insanlığın duygularını,söyleyemediklerini duymuşta kaleme almış gibi bizler için. :)
    Bende yeniyim buralarda, bana da beklerim. Sevgilerimle.🌸

    ReplyDelete
  3. Ben de blog yazdıkça iyi ki bir blogum var diyorum! Blogunla yeni karşılaştım. Yazılarında daha çok buluşabilmek dileğiyle! Sevgiler.. :)

    ReplyDelete