Saturday, June 28, 2014
Tiffany'de kahvaltı - Truman Capote
“Good luck and believe me, dearest Doc - it's better to look at the sky than live there. Such an empty place; so vague. Just a country where the thunder goes and things disappear.”
Truman Capote, Breakfast at Tiffany's
Çok akıcı ama müthiş derin!! Chicago Türk Edebiyat Kulübü'müzün bu ayki kitabı, bu uzun hikaye/kısa romandı. Daha önce neden Capote okumamışım dedirtecek kadar çok sevdim. Capote'un insanları gözlemleme yeteneğine, İngilizce'yi kullanışına ve betimlemelerinin gücüne, yazımının çok akıcı ama müthiş derin üslubuna hayran kaldım. Capote'yi okumak, her bir yudumun ayrı ayrı tadına vararak ağzında demlendirdiğin güzel bir içki içmek gibi. İngilizce'yi bu kadar güzel, bu kadar akıcı kullanan, böylesine derinden etkileyen cümleler yazan bir yazarla pek karşılaşmamıştım.
Kitaptaki diğer hikayeler de beni çok etkiledi. Edebiyatta gözlerimden yaşlar getirebilen çok az roman/hikaye vardır. 'A Christmas Memory' (Bir Noel hikayesi) de onlardan biri. Araştırıp internetten buldum, şurada okuyabilirsiniz.
Okuduğum ilk Capote idi. Ama kesinlikle son olmayacak. Bundan sonra listemde ilk sırada In Cold Blood var.
Bu yazı da edebiyat kulübümüzün bu kitabı tartıştığı akşamın, sevgili Fishingtilda'nın kaleminden anlatılması. Her zamanki gibi unutulmaz bir akşamdı! :)
Saturday, June 21, 2014
Bir yaz akşamında...
Elimde çay bardağım, yanımda sen, dışarıda gökten boşalan yağmuru izlemek.
Sokak lambasının ışığına gözlerimizin dalması. Işığın etrafından bir sel gibi akan yağmur damlaları.
Lamba, ışık ve yağmurun hatırlattığı bu dünyanın en güzel aşk filmini yeniden izlemek istemek.
Hüzünlü, sessiz yaz akşamında, yağmurun içinde kaybolmak istemek.
Yavaş yavaş çöken akşamla, karanlığa gömülen dünya.
Yaz akşamlarının, yaz fırtınalarının hayatı sorgulatması nedendir?
Tuesday, June 17, 2014
Doktoranın en son safhası
Stresten artık durup durup ağlamak istemek. Kafanızı duvara çarpmış gibi ambole olmuş bir halde dolanmak. Tezin artık rüyalarınıza dahi girmesi. Gece gündüz tez solumak.
Friday, June 13, 2014
Babalar günü 2014
Ben,
Seninle gecenin karanlığında uyanıp geri uyuyamadığımızda fısıltıyla ilkokul, ortaokul anılarımızı hatırlayıp paylaşmayı sevdim.
Kızımızla birlikte masmavi gökte uçurtma uçururken duyduğun çocuksu heyecanı sevdim.
Oğlumuzu omzunda dolaştırırken sırtını sevgiyle sıvazlayan ellerini sevdim.
Günün en son çayını birlikte içerken yorgunluğumun uçup gitmesini,
Akşamları ben kitap okurken yanımda oturduğunda hissettiğim derin güven ve huzuru,
Evimizin sessiz ritmini, bir saat gibi tıkır tıkır işleyişini,
Gözünün içine baktığımda bana sevgiyle geri dönen bakışlarını sevdim.
Düşlerimizi paylaşmayı, hayatı paylaşmayı, mutluluğu paylaşmayı, büyütmeyi sevdim.
Çocuklarımın babası,
Ben seni gün geçtikçe daha çok sevdim.
Moonshine
Haziran 2014
Sunday, June 8, 2014
Way to blue
Way to blue
Bir kadının yüreği çizildiğinde,
Kanadı kırılır bir serçe kuşunun,
Gökyüzü ikiye ayrılır orta yerinden,
yırtık bir paçavra gibi
Boşaltıverir gözyaşlarını..
Bir kadının yüreği çizildiğinde,
Bir gül, döküverir yapraklarını..
Bir ıslık sesi çıkararak kuvvetlenir rüzgar,
Yapraklar iç çeker ağaçlarda, her bir ağızdan, usulca..
Bir kadının yüreği çizildiğinde,
Bir damla kan, bir damla gözyaşına karışır.
Kopuverir bir kemanın gergin teli,
Bir taş düşer bir kuyuya, uzaklarda bir yerde.
Bir kadının yüreği çizildiğinde,
Küsüverir güneş dünyaya
Ve saklanıverir bir bulutun ardına.
Yüreği çizilirse bir kadının,
Laciverte keser akşam,
Bir yerlerde bir kaya çatırdar, tam orta yerinden.
Kıyıya vurdukları yerde,
Ölüverir dalgalar.
Ve bir daha hiç bir şey,
Eskisi gibi olmaz.
8 Haziran 2014
(Resim: Modigliani - Siyah Kravatlı Kadın)
Subscribe to:
Posts (Atom)