Monday, August 14, 2017
Tütün gibi
'Tütün gibi tükendi zaman' diyordu Volkan Konak.
Tütün gibi tükendi seneler. İçilen binlerce sigara gibi.
Çocukluğumun geçtiği o ev. Banyoda nem ve rutubet kokusuna karışan sigara kokusu. Salonda kavuniçi yastıklar. Arka balkon. Ezan sesleri. Martı sesleri. Dedemin arkaya doğru uzanan terzi atölyesi. İçerden gelen dikiş makinesi tıkırtıları. Koşup sarılıyorum dedeme, beni öyle sıkı bastırıyor ki tütün kokulu gömleğine, gözlüklerim kayıyor gözümden. Her sarıldığında oluyor bu. Beni çok seviyor olmalı. Ne kadar seversek o kadar sıkı sarılmaz mıyız?
Yeşil gözlü, uzun boylu dedem. Sevgiyi hiç görmedi ki açık açık göstersin. Üvey anne elinde büyüdü. Hayat hep sert taşlar üstünde büyüttü onu. Hayatı boyunca çalıştı. Terzi oldu, muhtar oldu, dede oldu. O bedenin içinde kim bilir ne hayaller, ne düşünceler sakladı.
Ah dedem. Çocukluğum dedem. Şimdi bir hastane yatağında yatan, bir okyanus ötemde olan, aklımda bir kuş gibi kanatlanıp uçup dağları, ovaları, denizleri geçtiğim, yatağının başucuna usulca konup sımsıkı sarıldığım, torunun Esra geldi, seni çok seviyor, seni çok özledi diye fısıldamak istediğim, canım dedem.
Subscribe to:
Posts (Atom)