Friday, January 12, 2018

Büyüdükçe (Canıma mektup)






Büyüdükçe sana ne kadar çok benzediğimi görüyorum baba.. ruhlarımızın aynı kumaştan dokunmuş olduğunu.

İçimdeki küçük çocuğun, hayata bir çocuk gibi sevinebilmenin senden geldiğini.

Şiir sevgimin, Türk diline, Türkçeye duyduğum aşkın, edebiyat sevgimin kaynağını, ilk başladığı yeri, o pınarı senin gözbebeklerinde gördüğümü.

İkimiz oturmuş çay içerken birden senin sevgili arkadaşın İlhan Şeşen'den 'Sen benim şarkılarımsın' şarkısı çalmaya başladığında, ben yerimden kalkıp 'hadi dansedelim baba' diye elimi uzatırsam, bana asla 'hayır' demeyeceğini.

Yaşım otuz altıya gelmiş olduğu halde elinden tutup sokakta yürüyebileceğimi.

Tıpkı senin gibi benim de dünyevi işlerden bihaber, ne kadar para kazandığımın, ne kadar para harcadığımın farkında bile olmayan, aklı beş yüz karış havada bir iflah olmaz romantik olduğumu.

Sırf ben istedim, hayatta en sevdiğim şey diye Amerika'ya gideceğim günün, yeni yılın ilk sabahı yeni açılmış fırına koşup bana 10 tane çıtır, taze simit alacak olan tek insan olduğunu.

Sabahın köründe mutfağa 'Yeşil pencerenden bir gül at bana / Işıklarla dolsun kalbimin içi' dizelerini haykırarak daldığımda, annem daha afyonu patlamamış bir halde 'sabah sabah kafa ütüledin Esra' diye mırıldanırken senin yüzünde mutlu bir gülümseme ile bana sarılacağını.

Böyle bir baba sevgisi ile büyümüş olduğum için aslında ne kadar, ne kadar şanslı olduğumu.

Senin kızın olarak büyümüş olduğum için. Bana gerçek sevgiyi öğretmiş olan, insan yüreği taşıyan bir babam olduğu için.

Ne kadar muhteşem bir çocukluk yaşamış olduğumu. Ve şu anda hissettiğim kendine güvenin, hayata karşı hissettiğim coşkunun, küçük anlardan aldığım keyif ve mutlulukların hepsinin sağlam temellerinin o çocuklukta atıldığını.

Uzattığımda elimi hep tuttuğun, hiç bırakmadığın için teşekkür ederim, baba.

Çok seviyorum seni.




Kızın