Wednesday, October 19, 2011

Karanlık



'Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.'


Sait Faik Abasıyanık, 'Haritada bir Nokta'






Toprağa kırmızı bir gül gibi düşen çocuk!

Artık sen, geri dönülemeyecek, sonsuz karanlıktasın.

Birileri nutuklar okur ardından, birileri haykırır.. İçi kof, tekrarlana tekrarlana anlamsızlaşmış 'Vatan sağolsun' sözcükleri dökülür dillerden. Yürüyüşler düzenlenir, sloganlar atılır, öfkeli ağızlar salyalar saçarak kan, kin, nefret, intikam ve şiddet söylemlerine devam eder.

İnternette vatandaşların, facebook profil fotoğrafını değiştirir, yas tutar bir kaç günlüğüne, acı unutulana kadar. Hiç tanımadığımız birinin ölümünün acısı kaç gün sürer? 1 mi, 2 mi, 3 mü? Kaç gün sonra dönebiliriz 'normal'e? Kaç gün sonra çıkar aklımızdan o çocuk?

Dünyanın çeşitli yerlerinde, hiç tanımadığın insanlar, senin ve ailen için 20,30 saniyeliğine 'saygı duruşu'nda bulunur. Görevlerini ifa etmiş olabilmek için. 'Üzerimize düşeni yaptık, elimizden geleni yaptık' diyebilmek için. Vicdanlarını rahatlatabilmek için.

Hiç tanımadığın üniformalı adamlar, evine gelip sırtını sıvazlar gözü yaşlı, yüreği yangınlarda boğulmuş annenin. Yüreği çökmüş, gözlerinin nuru gitmiş babanın. Eline bir madalya tutuştururlar yüzünün rengi kaçmış, hayalete dönmüş karının.


Ama ah güzel çocuk, güzelim çocuk, sen artık, geri dönülemeyecek zifiri karanlıktasın. Sen artık annenin yüreğinin içinde o canını teslim edinceye dek yanan bir kor ateşsin. Sen artık babanın göğsünde ebediyete kadar her gün yeniden kanayacak, derin, onulmaz bir yarasın. Sen artık eşinin gözlerinde, çocuklarının bakışlarında kara bir delik, ellerinde bir anlık titreyiş, yanaklarından süzülen gümüşi ışıltılı bir gözyaşısın.



İsyankar, yorgun yüreği içine sığmayan naciz vücudum, ruhum, acziyeti içinde kelimelere sarıldı. Söz biter, yürek donup kalır, kelimeler yetişir imdada.

Toprağa kırmızı bir gül gibi düşen çocuk!

Susuyorum, ağlıyorum, özür diliyorum senden. Geri dön, güzel çocuk!

No comments:

Post a Comment