Sunday, May 1, 2016

Limanında


'Bagajsızım, sadece bir kaç kıyafet,
kahvaltım çayla simit..
Benim hikayem neydi, unuttum..
elimde yaralar, biraz da cüret.
Bırak artık dünyayı,
Zarları hileli..
Yorgunsun
Yüzünden belli
Bırak artık dünyayı,
Zarları hileli..
Ağlamışsın
Gözlerinden belli.'
                                          Teoman


Limanlardan gemiler kalkıyordu.. Biz ağlıyorduk. Gözlerimizden belli oluyordu.
Yüzyıllar önce yazılmış mısralarda, satırlarda kendimizi buluyorduk. Hapsolduğumuz hücrelerin duvarlarında minik bir çatlak oluşuyor, içeri günışığı sızıveriyordu. Gözlerimiz kamaşıyordu, gözlerimizi kırpıştırıyorduk. 
Yeni günlere, yeni sabahlara, yeni yaşamlara uyanıyorduk. Birbirimize uzattığımız yüreklerin ucundan tutuverip, birlikte ayağa kalkıyorduk. Sırt sırta verip, titrek adımlar atıyorduk.
Hayat bize, hiç tahmin etmediğimiz falsolarla yumruklar atıyor, bizi yerlere savuruyordu. Aniden yere çakılıyor, sonra gözyaşları içinde gülümseyerek geri kalkıyorduk.
Yorgunduk, yüzümüzden belliydi. 
Derin nefesler alıp, bir günün hesabını bitirip, bir başka güne başlıyorduk. Bir ayağımızı öbürünün az ötesine koyuyor, bir adım daha atıyorduk. Bir adım daha, bir adım daha..
Nefesten nefese, gündoğumundan gündoğumuna, akşamdan akşama yaşıyorduk hayatı.
Ötesini bilmiyorduk. 
Gözbebeklerimiz, yaşlarla yıkanmış, parlıyordu.
Yalnız değildik. Acımızı birlikte göğüslüyor, battığımız çamurların içinden de, uçtuğumuz gökyüzününün yüksekliklerinden de aynı erinçle çıkıyor, yokolup, kül olup, sonra yıkıntıların arasından yeniden doğup, kanatlanıyorduk.
Nefesten nefese varolmayı başardıkça, yeniden gülümsüyorduk.
'Elimizde yaralar, biraz da cüret', yeniden başlıyorduk yaşamaya.


1 Mayıs 2016
Sevgili fishingtilda'ya..


No comments:

Post a Comment