İtiraf ediyorum, ben büyük bir şehrin bana verdiği enerji olmadan yaşayamıyorum.
Küçük banliyöler, kasabalar, sessiz sakin duran hiç bir yer bana göre değil.
Etrafımda canlı bir organizma gibi yaşayan, nefes alan, devinen, kendini her gün kurup tekrar yıkan, gitgide büyüyen ve genişleyen bir şehir olmazsa ben huzurumu kaybediyorum.
Sokağa çıktığımda şehrin kalp atışlarını hissedebilmeli, o karmaşanın tam ortasında kendi ruhumun dengelendiğini hissedebilmeliyim.
Günün 24 saati yaşayıp nefes aldığını bildiğim bir yerde, her köşesinde ayrı bir yaşamın son hızıyla sürüp gitmekte olduğu, her gün ayrı bir destanın yazıldığı, o uçsuz bucaksız yerde olduğumu bilmeliyim.
Mutlulukla dolmalıyım egzos, sigara ve vapur dumanlarını içime çekerken. Yüzüme o tanıdık gülümseme yayılmalı korna sesleri, vapur düdükleri, onlarca ezan sesi ve martı çığlıkları birbirine karışırken.
Banliyölerin 'yapay güvenlik' dolu sahte rahatlığında değil, şehrin o 'hiç de tekin olmayan' ıssız mahallelerin kuytuluklarında atabilmeliyim adımlarımı ve bu bana korku vermemeli.
İçinde aktığım insan kalabalığının gücünün ve enerjisinin kendi içimde de aktığını hissetmeliyim sokaklarda yürürken, birbirine ve şehre 'bağımlı' hale gelmiş bu topluluğun bir parçası olduğumu bilmeli ve bundan büyük bir keyif almalıyım.
Arada sırada uzaklaşsam da döndüğüm yer yine hep metropoller oluyor bu yüzden, onlarsız belki bir süreliğine yaşayabiliyorum ama sonunda geri geldiğim yer hep aynı. Yaşamı bana her yüzüyle, iyisiyle, kötüsüyle, güzeli ve çirkiniyle sunan şehir.
Ben bir şehir bağımlısıyım.
----------------------------------------------------------------
"The screech and mechanical uproar of the big city turns the citified head, fills citified ears - as the song of birds, wind in the trees, animal cries, or as the voices and songs of his loved ones once filled his heart. He is sidewalk-happy.”
Frank Lloyd Wright
“The two elements the traveler first captures in the big city are extra human architecture and furious rhythm. Geometry and anguish. At first glance, the rhythm may be confused with gaiety, but when you look more closely at the mechanism of social life and the painful slavery of both men and machines, you see that it is nothing but a kind of typical, empty anguish that makes even crime and gangs forgivable means of escape.”
Federico Garcia Lorca
No comments:
Post a Comment