Thursday, July 12, 2007

Dinlemenin önemi




Bugün çok önemli ve elzem gördüğüm bir sosyal yetenekten bahsetmek istedim: Dinlemek. Günlük hayatınızda karşılaştığınız kaç kişide bu yeteneğin var olduğunu düşünüyorsunuz? Ya da aşağıda yazdığım senaryolardan kaç tanesini, kaç kere yaşadınız hayatınız boyunca?


- Bir arkadaşınız ya da akrabanızla konuşuyorsunuz. Siz anlatıyorsunuz ama karşınızdakinin gözlerinde donuk bir ifade var. Arada söylediği 'evet,hmmm,öyle....' vesaire gibi sözler ise sizi ikna etmeye yetmiyor. Bir süre sonra anlıyorsunuz ki bu insan sizi gerçekten dinlemiyor.


- Yine bir konuşma esnasında siz anlatmaya çalışıyorsunuz, ancak daha cümlelerinizin yarısında karşınızdaki sözünüzü kesiverip kendini anlatmaya başlayıveriyor. Bu sinir bozucu durum bir kaç kez tekrarlandıktan sonra artık pes ediyor ve bu insana herhangi bir şeyi anlatmanın imkansız olduğuna kanaat getiriyorsunuz.


- Ya da karşınızdaki insanın yaşama amacı o denli kendini dinletmek ve sürekli anlatmak olmuş ki, size zaten hiç laf sırası gelmiyor. Nefes almadan, soru sormadan, duraklamadan, sürekli konuşuyor. Bir süre sonra onu dinlemekten yorgun düşüyorsunuz, ancak belli etmemeye çalışsanız da sizin konsantrasyonunuz da çok azalıyor.


- Konuşuyorsunuz. Karşınızdaki hızlı hızlı 'haklısın' anlamında kafasını sallıyor. Ancak gözlerindeki telaş ve ağzının kıpırtılarından anlıyorsunuz ki o aslında kendisi konuşmak için sizin bir an önce sözünüzü bitirmenizi bekliyor sabırsızlıkla. Amacı sizi dinlemek değil, siz durduğunuz anda kendi anlatmaya başlamak. Hani sanki 'bir an önce bitir de ben de sözüme başlayayım' der gibi bakıyor size.


- Telefonda konuşuyorsunuz. Siz büyük bir heyecanla o gün yaşadığınız bir olayı anlatıyorsunuz bir kaç dakika boyunca. Ancak sözünüzü bitirdiğinizde karşı taraftan herhangi bir tepki gelmemesi üzerine onun ismini tekrarladığınızda 'Efendim? Ne diyordun? Pardon, dalmışım...' gibi bir cevapla karşılaştığınızda anlıyorsunuz ki karşınızdaki insan siz harıl harıl anlatırken başka bir işle uğraşmaktaymış aslında!



Bu senaryolardan çoğu, ve hatta çok benzer başka versiyonları başınıza gelmiştir eminim. Bu türden insanlarla karşılaşmak gerek özel hayatımızda, gerekse iş hayatımızda kaçınılmaz oluyor. Bu yüzden insanların en çok dikkat etmesi ve özen göstermesi gereken şeylerden birinin birbirini tam anlamıyla dinleyebilmek olduğunu düşünüyorum. İnsanlığın bütün büyük sorunları bence birbirimizi dinlemememizden kaynaklanıyor. Birbirimizi anlamak istiyorsak, birbirimizi gerçekten dinlemeliyiz.

Bütün bu senaryoların tersine, eğer şöyle bir senaryo içinde bulursanız kendinizi, karşınızdakinin sizi gerçekten dinlediğinden emin olabilirsiniz:

- Karşınızdaki gözlerinizin içine bakarak sessizce duruyor. Siz anlatırken onda anlattıklarınızın etkisini görebiliyorsunuz, neşeli bir şey söylediğinizde gözleri parlıyor ya da üzgün olduğunuzu belirttiğinizde gülümsemesi kayboluyor. Asla sözünüzü kesmiyor, ancak siz durduğunuzda söylediklerinize dair düşüncelerini belirtiyor, ve en önemlisi, size anlattıklarınızla ilgili sorular soruyor.


İşte bu kadar basit, ama bir o kadar da zor edinilen bir erdem, insanları dinleyebilmek. Birbirimizi gerçekten dinleyebilsek ve anlayabilsek, çok daha barışçıl bir yer olmaz mıydı dünyamız?

1 comment:

  1. Kesinlikle olurdu. Bende bu sorunu çok yaşıyorum özellikle iş yerinde sanki kendi kendime konuşuyormuşum gibi ters bir söz söyleyip karşımdakinide kırmak istemiyorum ama insanalar hep kendilerinin daha iyi bilip hep kendilerini haklı görürler ya işte bunun gibi bir çevrede olunca birine bir söz anlatmakta dinletirmekde pek kolay olmuyor :)

    ReplyDelete