Saturday, May 24, 2008
Mayıs Sıkıntısı - Nuri Bilge Ceylan
Nuri Bilge Ceylan'ın izlediğim filmleri sırasıyla: İklimler, Uzak, ve Koza (kısa film). Bu izlediklerimin geçmişe doğru gittikçe güzelleştiğini düşündüm, sanki ilk yapılan filmler en güzellermiş gibi. Mayıs Sıkıntısı'nı izledikten sonra bu düşüncemde yanılmadığımı anladım. Uzak'ı çok sevmiştim, ama Mayıs Sıkıntısı da en az onun kadar, hatta belki daha da güzel.
Uzak nasıl bir şehri, bir şehrin insan ruhu üzerinde yarattığı o 'kalabalık içinde yalnızlık' duygusunu anlatıyorsa, Mayıs Sıkıntısı da taşrayı ve taşranın atmosferini inanılmaz başarılı bir şekilde yansıtıyor. Sanırım Nuri Bilge Ceylan'ın filmini Anton Çehov'a adaması da işte tam bu yüzden. Çehov da oyunlarında, özellikle daha önce hakkında yazdığım 'Vanya Dayı'da taşranın o huzursuz sessizliğini, o bunaltıcı sakinliğini çok güzel yansıtır. Tabii bu huzursuzluk ve bunalım sadece şehirden taşraya gidenler tarafından hissediliyor bence. Ancak dışarıdan bakınca görülebilen, farkedilebilen bir ruh hali bu.
Filmi bana en çok sevdiren özelliği detaylara gösterilen dikkatti. Anladım ki Nuri Bilge Ceylan gerçekten çok başarılı bir gözlemci, bütün diğer başarılı yönetmen ve yazarlar gibi. Bir diğer hayran kaldığım şey ise oyunculukların inanılmaz doğal, samimi, gerçek hayatın içinden çıkmışcasına gerçekçi olmasıydı. Ayrıca enfes kurguya da dikkat çekmeden olmaz tabii: Nuri Bilge Ceylan kendi annesi ve babasını oynattığı bu filmde, kendi annesini ve babasını filminde oynatmak isteyen bir yönetmenin hikayesini anlatıyor. Bir bağlamda film içinde film, kurgu içinde kurgu.. Ayrıca filmde oğullarının anne babasına izlettiği kısa film de bana inanılmaz ölçüde 'Koza'yı anımsattı. Bu yüzden 'film içinde film içinde film' bile diyebiliriz!
Şimdi bu üçlemenin izlemediğim tek filmi olarak 'Kasaba' kaldı. Filmlerini izledikçe Nuri Bilge Ceylan'ı daha çok takdir ediyor ve uluslararası alanda daha da çok tanınmasını, takdir edilmesini istiyorum.
Herkese iyi haftasonları..
SONRADAN EKLEME: Sanki içime doğmuş gibi, ben bu yazıyı yazdığımın ertesi günü Nuri Bilge Ceylan Cannes'da En İyi Yönetmen Ödülü'nü aldı!
Bu onurlu ödülünü 'yalnız ve güzel' ülkesine adadı kendisi, ülkemize, Türkiye'ye. Onunla gurur duyuyoruz.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
selam,
ReplyDeletebir şey eklemek istedim ki şudur:
annesi babasına izlettiği kısa film kozadır bence de. filmin içinde çektiği film ise kasaba, babasına okuttuğu diyaloglar kasaba'da da neredeyse aynı.
Merhaba Deniz
ReplyDeleteEvet, bir cok filmi iceren bir film Mayis Sikintisi, bir anlamda otobiyografik de diyebiliriz bence.
Yorumun icin tesekkurler.
Kasaba-Mayis Sikintisi ve Uzak birbirine o kadar yakin ki. Bazen hangisi hangisiydi diye karistiyorum. Donup baktigimda en cok kucuk cocugun maceralari kalmis.
ReplyDeleteNuri Bilge'nin ayrintilara gosterdigi ozen takdire sayan gercekten. 3 Maymun'da da binlerce ayrinti oldugunu duydum. En yakin zamanda 3 maymun'u gormemiz temennisiyle:)
Nurvenur, evet ben de 3 Maymun'u izlemek icin sabirsizlaniyorum :)
ReplyDelete