Wednesday, May 7, 2008
Senin için..
Dışarıda rüzgar uğulduyor acı acı.. Ben küçük odamda, bu dört duvar arasında, sarı ışığın altında, masamın başında, aynı yıllar önceki gibi.. Ders çalışırken gelip önüme bir bardak sıcak ballı süt koyduğun zamanlardaki gibi. Saçlarımı okşayıp, sesini çıkarmadan dışarı çıkıp kapıyı kapatırdın dikkatim dağılmasın diye. Benden sadece bir oda kapısı uzaklığındaydın.
O günler bitti mi anne? Ben ne zaman büyüdüm, ne zaman durdum kendi ayaklarım üzerinde, nereye gitti bu yıllar, ne zaman girdi okyanuslar aramıza? Sana ne yazayım anne, neden bahsedeyim, dalga dalga vuran deli özlemin içimi yakmasından mı? Herkesin dertlerine koşturmana, kendini yormana üzülmekten içime çöken yürek ağrısından mı? Aramıza giren mesafenin bazen beni çaresizliğe boğmasından mı?
Ne zamandır yasemin çayı içmiyorum. İçmek içimden gelmiyor. Sensiz içtiğim yasemin çayının hiç bir anlamı yok. Senin sohbetin, tatlı sesin, bana sevgiyle seslenişin olmadan olmuyor. Gelmiyor içimden.
Ben hiç farkına varmadan büyümüşüm anne. Kendime ait acılarım, bir hayatım, sorumluluklarım, işim olmuş. Uzağına düşmüşüm, içim titremiş, ama alışmışım. . Mesafeler anlamsızlaşmış. Minicik bir kızken tuttuğun elimi artık bırakmışsın anne. Kendi başıma yürüyebiliyorum artık, kendi ayaklarımla, kendi yolumda.. Ama biliyorum ki eğer sendeleyip düşersem o güçlü ellerinle beni hemen tutarsın. Artık ne önümdesin, ne arkamdasın. Annem sen benim tam yanıbaşımda, yanımdasın. En iyi arkadaşım, sırdaşımsın.
Sana ne söyleyeyim anne? Ne yazayım sana? Canımın canı, mis kokulum, deliler gibi özlediğim, küçük ama dev kadın... Ben burada okyanuslar ötesindeyim ama aklım, yüreğim seninle. Aklım, yüreğim, 26 sene önce yoktan var ettiğin ruhum seninle. Küçük kızın seni çok seviyor. Varlığı seninle.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment