Monday, June 14, 2010

Akademide bir kadın olmak



Hayatta çoğu iş alanında olduğu gibi akademide de kadın olmak, erkek olmaya oranla daha zor. İçinde bulunduğum doktora programına bakıyorum da, çoğu öğrenci erkek, ve ders alırken aldığım çoğu dersteki tek kız öğrenci ben oluyordum. Kendimi, erkek-egemen bir dünyada azınlıkmış gibi hissediyor, bizim programa daha fazla kız öğrenci gelse de biraz daha eşitlensek diye dua ediyorum.

Ben, sosyal bilimlerdeyken durum böyle. Hele mühendislik bölümlerini düşünemiyorum bile. Çoğu akademisyen kadının, mühendislik bölümündeyse eğer, bir miktar dışlandığını, bu mesleklerin 'aslında erkeklere ait olması gerektiği' gibi bir dayatma yaşadıklarını biliyorum. Çoğu akademik pozisyonun, erkekleri kadınlara tercih ettiğini, bunu da kadınların hormonal değişiklikler, doğum, çocuk bakımı....vs gibi sebeplerle daha 'güvenilmez' ve 'değişken' (!) olduğuna inandıkları için yaptıklarını da.

Etrafıma şöyle bir bakıyorum: Benimle aynı sene başlamış olan çoğu erkek doktora öğrencisinin eşi, çalışmıyor. Evde oturup çocuklarına bakıyor. Erkekler sürekli kendilerini geliştirirken, alınabilecek en yüksek eğitim derecesi olan doktorayı alma hakkını kendinde görürken, eşleri, onların hayatlarını kolaylaştıran bir faktörden öteye gidemiyor maalesef. Bu haksızlık çok gücüme gidiyor. Erkek sessiz kütüphaneye gidip saatlerce kafası rahat çalışırken, kadın evde yemek, temizlik, çocuk bakımı gibi her biri ayrı zor olan bir çok işi aynı anda kotarmaya çalışıyor.

Programımızdaki erkek-kadın öğrenci dengesizliği de bence işte bu kafa yapısından kaynaklanıyor. Kadınlara yüksek eğitimi fazla görerek, onları bir 'ev hizmetçisi'ne indirgeyen kafa yapısı. Ve ne yazık ki bunu en çok Türk erkeklerinde görüyorum. Şu senaryoyu o kadar çok gördüm ki: Türkiye'den buraya doktoraya gelen bir erkek, hiç İngilizce bilmeyen 19-20 yaşında bir Türk kızıyla evleniyor. Onu da ABD'ye getirtip, 'ev hanımı' statüsüne 'yükselterek', doktorasına rahat rahat devam ediyor: eve gidince sıcak yemek buluyor, bir sene sonra çocukları oluyor, ev temiz ve düzenli hep, erkeğin içi rahat..Oysa kızcağız dilini bile bilmediği bu ülkede evin içinde hapsolmuş bir şekilde, ev işlerinden başka bir uğraşı olmaz bir halde, ailesinden, akrabalarından uzak, bir dram yaşıyor bence. Sokağa çıksa kimseyle konuşamaz, bir yerden bir yere gitmek için kocasına muhtaç, aciz bir şekilde kalakalıyor. Kimseye de belli edemiyor çektiğini. Eğer şanslıysa, ve kocası onu da kendi sosyal hayatının bir parçası haline getirirse eğer, belki kocasının arkadaşlarının eşleriyle sosyalleşme imkanı buluyor. Ama o da 'belki'..

Erkeğin yüksek eğitimi 'hakettiğini' düşünüp, kadını bu haktan mahrum eden zihniyeti protesto ediyorum. Akademide kadın sayısı artmalı, kadınlar, erkeklerle eşit haklar ve maaşlar talep etmeli. Birbirimizi desteklemeli ve birlikte başarmalıyız bunu. Yaşasın kadın akademisyenler, yaşasın meslektaşlarım.

3 comments:

  1. Muhendislikte durum gercekten icler acisi. Bizde birak doktorayi lisans seviyesinde de kiz sayisi cok az. ABD'de cok sayida kiz ogrenciler icin bilime tesvik programlari duzenleniyor ama maalesef yakin gelecekte pek bir artis beklenmiyor. Tek avantaj, kadinlarin pozitif ayrimciliktan daha kolay is bulmasi. Her ne kadar daha az maasla da olsa:(

    Bu aralar ben de koyden bir erkek bulup ona butun araba tamiri ve diger tamir isleri, temizlik, camasir, tasinma, alisveris, faturalar pesinde kosma gibi islerimi yaptirasim var:) Ben de rahat rahat arastirmalarimi yaparim:)

    ReplyDelete
  2. Nurvenur,

    Evet muhendislik alanini sen benden cok daha iyi biliyorsundur.

    Koyden erkek bulma planin enfesmis! Sonuna kadar destekliyorum :)

    ReplyDelete
  3. Ben de muhendisim, okuldayken siniftaki erkekler erkek basina dusen kiz sayisini hesapladiginda 1kg'a yakin birsey cikardi, guler gecerdik bu aci duruma. Simdi ise Uzakdogu'da expat olarak calisiyorum, esimin isi musait oldugundan ailece boyle bir karar verebildik. Ancak kadinin ailenin diregi olmasini pek cok devlet kabul etmiyor, kocami bana "dependent" olarak tanimiyorlar. Oturma izni baslica sorunlarimizdan biri, cocuklarim ve ben resmi oturma izni alabildik, esim iki ayda bir giris cikis yapmak zorunda. Buradaki hayata uyum konusunda da cok zorlandik, cunku butun duzen kadinin evde oturup cocuk bakmasi, erkegin calismasi uzerine kurulmus. Yabancilar icin destek gruplari var ancak hepsi mesai saatleri icinde, calismayan kadinlar tarafindan yurutuluyor. Buralar Bati gibi duzenli yerler olmadigi icin mutlaka destege ihtiyac duyuyorsunuz ve kadin calistigi zaman bu destegi almak gercekten cok zor oluyor. Buradaki diger yabancilardan bile cok garip tepkiler aldik secimimizden dolayi... Ozetle, olay sadece is yada akademi dunyasindaki ayrimla bitmiyor. Butun yasamin duzeni bu mantikla kurulmus, cizginin disina ciktiginiz her noktada sorun, direnc ve mucadele bekliyor sizi...

    ReplyDelete