Monday, January 9, 2012

Alçakgönüllü olmak bir erdemdir

Yıllar önce, üniversitemde alanında dünya çapında uzman olan astrofizik profesörüme 'siz bu alanın uzmanısınız, şu konuda ne düşünüyorsunuz?' gibi bir soru sorduğumda 'yok canım, ne uzmanı?' diye gülümsemiş, utanmıştı. Ağzım açık bakakalmıştım. Hocamın sorduğum konuda yazdığı bir kitabı ve uluslararası bir çok makalesi vardı. O bilmeyecek de kim bilecekti bu sorunun cevabını?

Yıllar sonra geldiğim ABD'de ise master yaptığım bölümün yıl sonu barbekülerinden birinde, hayatını İran tarihine adamış, yine uluslararası alanda ünlü, 70li yaşlara gelmesine rağmen hala kalın gözlükleriyle elyazmaları okumaktan erinmeyen, üşenmeyen, çok değerli bir hocamız, 'yaşam boyu hizmet ödülü' gibi bir ödüle layık görülmüştü. Hiç unutmam, gerçekten saygı duyduğumuz, 'bir derya' diyebileceğimiz kadar çok bilgili insanlardandır kendisi.

Barbekü bitti, ödül sahibine teslim edildi, konuşmalar yapıldı. 70'lerindeki hocam eline ödülünü aldı, mutlu bir gülümsemeyle sırt çantasını sırtına taktı. Kalın gözlüklerini şöyle bir düzeltti, sonra bisikletine binip evine doğru yola koyuldu! Yine ağzım açık kaldı. Öğrencileriyle konuşmayı bile bir lütuf sayan, burnu havada, hayatta bir kere olsun gülümsememiş 'profesör'lere verilecek bir ders gibiydi bu mütevazilik.

Hayatım boyunca gördüğüm, 'burnu yere düşse eğilip almayacak' diye tabir ettiğim insan tiplerinden sonra bana bu mütevazilik, bu alçakgönüllülük ne kadar şaşırtıcı gelmişti! Kafamda hemen bir bağlantı kurdum. Demek ki bir insanın değeri, ne kadar çok şey bildiğini sanmasıyla değil, alçakgönüllülüğüyle doğru orantılıydı. Her konuda ahkam kesmek değil de bazen 'bilmiyorum, siz ne düşünüyorsunuz?' diye gülümseyebilmek, susmak, bazen dinlemek, mütevazilik ve kendini bilmekteydi erdem.

Bugün bir pozisyona başvururken 'Cover letter' yazmam gerekti. (Bir iş için neden sizi seçmeleri gerektiğini anlattığınız 'niyet mektubu') Ve bir kere daha, bu 'kendini pazarlama' kültüründen ne kadar tiksindiğimi farkettim. O kadar sahte geliyor ki, o kadar yapmacık..

Ben hiç bir zaman kendini ileri atabilen, iş dünyasında kendini 'satabilen', tanıştığı herkesle iki laf arasında bütün CVsini paylaşan...vs bir insan olamadım. Biz akademisyenler mi böyleyiz acaba diyorum bazen.. 'Corporate' dünyaya uyum sağlayamamış, kendi reklamımızı yapamaz olduğumuz için mi akademideyiz.. 'Gereğinden fazla alçakgönüllü' olduğumuz için mi kurtlar sofrasında barınamıyoruz.. Bilemem.

Bildiğim tek şey, alçakgönüllü, içten, içi dışı bir insanlarla çok daha iyi anlaştığım. Ve çok şanslıyım ki hayatımda böyle insanlar çok var :)

1 comment:

  1. O kadar haklisin ki yazdiklarinda.. Ben de alcakgonullu insanlara bayiliyorum. Ama ise girerken tamamen bir kendini satis durumu soz konusu. Ne kadar cok basarilarindan bahsersen o kadar sansin artiyor. Ben gecen sene cok zorlandim, umarim sen bu sureci daha kolaylikla atlatirsin. Is bulduktan sonra, tekrar alcakgonullu moda geciliyor:) Bol sanslar sana..

    ReplyDelete