Thursday, October 31, 2013

Anlar - 8


Hep birlikte çıtır çıtır yanmakta olan şöminenin karşısındaki koltuğa gömülmüşüz. Arka planda Nick Drake, Pink Moon albümü çalıyor. O yumuşacık, kadife gibi sesiyle söylüyor Nick, yılların, ölümün ötesinden. Beni hüzünlü bir huzura boğan o su gibi sesiyle.

Küçük kızım iki yandan topladığım saçlarını savurarak, bir kelebek gibi, kuş gibi dansediyor şöminenin önünde, ışığında. Bir o yana, bir bu yana dönüyor, bale yapar gibi ellerini kaldırıyor havaya, müziğe ve ritme hiç çaba sarfetmeden, zorlanmadan, kusursuzca bir uyumla eşlik ediyor minicik bedeni. Biz hayran hayran izliyoruz, bir güneşin doğmasına, yıldızın parlamasına şahit olur gibi. Güneşim o benim, bu puslu, karanlık sonbahar gününde. Yıllar sonra bile unutmayacağım mutluluk anlarını bana hediye eden güneşim. O gülümseyince parlıyor masmavi gökler, hava nasıl olursa olsun. Burnunu burnuma sürtünce kıkırdıyor, bir anda içimde çiçekler açıyor. Sarılıyor bana, kokusunda kendi çocukluğumu, yuvamı, evimi buluyorum. Kendimi buluyorum.

O anda, şöminenin önünde oturmuşken hepimiz, kızımı izlerken, herşey öylesine kusursuz ki. Konuşmaya bile gerek yok.


2 comments:

  1. Muhtesem Esracim. Allah hic bozmasin agzinizin tadinizi..

    ReplyDelete
  2. Allah daim etsin mutluluğunuzu.

    ReplyDelete