Monday, March 3, 2014

Capote (2005)


En son The Master'da izleyip tekrar hayran kaldığım, en sevdiğim oyunculardan biri olan ve benim için sinema dünyasında ayrı bir yeri olan Philip Seymour Hoffman'ı kaybettik geçen ay.. Ben de ne zamandır izlemek istediğim ve bir türlü fırsat bulup izleyemediğim bu filmi, bebeğim doğduğundan beri ilk defa oturup izleyebildim.

Sadece Philip Seymour Hoffman'ın muhteşem oyunculuğu için bile izlemeye değer bir filmmiş.. Benim gibi bir edebiyatsever için ise elzemmiş izlemek. Truman Capote ve Harper Lee gibi Amerikan yazarlarının gündelik hayatlarını görmek, onları daha yakından tanımak çok güzeldi. Truman Capote'nin yazdığı son roman olan 'In Cold Blood'ın yazılış sürecini gözlemlemek, bu kitabın neden yazarın son kitabı olduğunu anlamak da.. Yazarın katillerle olan ilişkisi, onların hikayesini kullanıp 'non-fiction novel' (kurgusal olmayan roman) diye yepyeni bir edebiyat janrı türetmesi, ve daha sonrasında onları adeta kullanıp başından atması, insan psikolojisinin ve ruhunun karanlık yüzüne bir bakıştı adeta..

Filmi izledikten sonra bir de 'In Cold Blood'u mutlaka okunacaklar listesine ekledim.

Elveda Philip Seymour Hoffmann.. Bundan sonra seni çok da uzun olmayan ömrüne sığdırdığın muhteşem performanslarla, rol yeteneğinle anımsayacak ve anacağız..







No comments:

Post a Comment