Thursday, January 15, 2015

Bir fincan sahlep



Mis gibi tarçın kokulu, koyu kıvamlı, sıcak, sıcacık bir fincan sahlep.. Seneler var ki içmemiştim. Mis gibi kokusuyla beni Kadıköy'deki evimizin kış akşamlarına götürdü. Pencereyi açsam hafif bir kömür ve kar kokusu doldururdu odayı. ÖSSye hazırlanmaktan yorulduğum akşamlar, elime Sait Faik'in 'Semaver/Sarnıç' hikaye kitabını alıp, oradan bir hikaye okurdum. İnsanı, bizi, hayatı, böylesine sade ama böylesine vurucu anlatabilen başka bir yazar görmedim. Sait Faik'in kelimelerinde hayatın ta kendisi vardı. Elimdeki sahlep fincanından yükselen başdöndürücü kokuyu içime çekerken, 'Semaver' hikayesinde, Ali'nin çalıştığı fabrikanın önünde sahlep yudumlayanların arasında addederdim kendimi. Sait Faik beni elimden tutup başka insanların hayatlarının tam orta yerine bırakıverirdi. O müthiş hikayeciliği, o masumiyeti, kendiliğinden akan bir ırmak gibi yazdığı satırlar, yüreğimin en derininde bir yere dokunuverirdi.

Bir bardak sahlep, beni götürdü o uzaktaki şehirde, ilkgençliğimi yaşadığım o kış akşamlarına..

Çoğu günler, bir rüya gibi geliyor bana hayatım, yaşadıklarım.




4 comments:

  1. Anonymous4:21 PM

    Sait Faik, gerçekçiliği inanılmaz lirik bir şekilde işleyişiyle her okuduğumda beni yeniden mucizelere inandırıyor. Öylesi bir hikayeci

    ReplyDelete
  2. evet, müthiş bir usta.. Değerini yeteri kadar bilemiyoruz belki de..

    ReplyDelete