Thursday, February 5, 2015

Kışın kucağında


Hayatımdaki en dingin kış mevsimlerinden birini yaşıyorum.

Kışın bembeyaz kollarına alıp kucağında salladığı bir çocuk gibiyim.

Hayatımda sanırım ilk defa, gidilmesi gereken yerlerin, yapılması gereken işlerin olmadığı, kafamın ve yüreğimin serbest kaldığı, böylesine huzurlu bir kış geçiriyorum.

Dışarıda kar fırtınaları, toprağın ve sokakların üzerini örtüyor. Sokak lambalarının altında incecik, ışıl ışıl parlayan karlar, büyülüyor beni.

Evin içinde, zencefilli limonlu çayımdan yudumluyorum. Şöminenin başında kedi gibi kıvrılıp, mayışıyorum. Bol bol Nick Drake ve Leonard Cohen dinliyorum. Kadife sesleri beni büyülüyor.

Çocuklarımın sarı tüylü kafalarından bol bol öpüyorum. Yumuşaklıklarının keyfini çıkarıyorum. Günün çoğunluğunda yanlarında olabilmenin, onları kendi kollarımla sarabilmenin mutluluğu dolduruyor içimi. Şükranla doluyor içim.

On küsur senedir ilk kez, içimde suçluluk duygusu olmadan istediğim her tür kitaptan okuyorum. Uzun süren bir açlıktan sonra ziyafet sofrasına oturmuş gibi. Romanlar okuyorum, hatıra ve anı kitapları, tarihi kitaplar, grafik romanlar, şiir kitapları... Kafamda yazılması gereken bir tez olmadan. Doyasıya, bir pınardan kana kana su içer gibi..

Kendimi ait hissettiğim yerde, evimde, yuvamda olmanın başka hiç bir şeye benzemeyen tadı. Hayatımın bu noktasında en çok ihtiyacım olan şey buymuş demek ki.



No comments:

Post a Comment