Tuesday, January 12, 2016

Kış günleri, Melody Gardot, bir fincan aci kahve.



Bugünlerde bu kadife sesli, kendi güzel, ruhu güzel, yüzü güzel kadının sesine aşığım. Tamamen bir tesadüf eseri keşfettiğim bu ses beni öylesine derinden etkiledi ki, kısa süre içinde hayranı oldum. Biraz hayat hikayesini okudum, bolca şarkılarını dinledim. Bütün sevdiğim sanatçılar gibi, sanki yanıbaşımda duruyormuş ve dertlerimi paylaşıyormuş gibi yakın hissettim kendimi ona.

Benim gibi daha önceden büyük bir trafik kazası geçirmiş olduğunu öğrendim mesela. Ve bedeninde, beyninde ve gözlerinde bu kazanın bir çok iz bıraktığını. Bu yüzden kendimi ona çok daha yakın hissettim. Böyle büyük bir travmadan sonra hayata nasıl müzikle bağlandığını görünce müziği benim için çok daha büyük anlamlar kazandı. Aynı yollardan geçtiğim için hayatın insana bazı şeyleri nasıl onu acının içinden geçirerek öğrettiğini, aslında her yaşadığımızın bize ne çok şey kattığını da gösterdi.

Böylesine acılar çekmiş bir insanın sesi nasıl bir pınardan akarmışçasına temiz, berrak ve ılıman bir iklim gibi rahatlatıcı çıkar? Melody Gardot şarkı söylerken sanki kocaman kadife bir yastığa gömülüyorum, huzurlu, uzak ve uçuk mavi diyarlara yol alıyorum. Pembe bulutların üstünde gezinip, yıldız tozlarına bulanıyorum. Böylesine yumuşak, pürüzsüz bir ses olur mu? Olurmuş..

İyi ki varsın Melody.. Bir fincan sıcak, simsiyah, aci kahve içerken o kadife sesini dinlemek yaşamımın en güzel renklerinden biri oldu bu günlerde.




No comments:

Post a Comment