Thursday, May 10, 2007

Anneler ve kızları




Anneler ve kızları, hep birbirine benzer. Her kız, içinde, yüreğinde annesinin izlerini taşır. Onun özüyle mayalanmıştır ruhu, onun kokusu geçmiştir tenine, onun bakışları parlar gözlerinde, onun elleri can bulur kendi ellerinde.. Annesinden bilinçli olarak hiç bir şeyi öğrenmeye çaba göstermemiş bile olsa, yıllar sonra hiç tahmin etmediği bir anda, bir çiçeği vazoya yerleştirirken mesela, kendisinde annesini görür kız.. Ellerinin bir hareketinde, aynada farkettiği bir bakışında, vücudunun bir duruşunda annesini yansıtır. İnkar etmeye çalışması ya da kabullenmesi pek bir şeyi değiştirmez, her kız, annesinin kızıdır.


Anneler ve kızları, sadece iki kişinin bildiği bir çok gizli sırrın tek ortaklarıdır. Eğer yakalayabilecek kadar şanslıysa anne ve kızı bu derin dostluğu, köklü paylaşımı, hayat boyu sırdaşlığı, dert ortaklığını... O zaman dünyaları bir cennet olur. Sabaha karşı 3te mutfakta oturup ellerinde buharı tüten nane-kekik çayı fincanlarıyla hayat hakkında saatlerce süren uzun sohbetlere dalar anne ve kızı.. Başka hiç kimseye anlatamadıklarını dökerler birbirlerine, ve konuştukça ne kadar da çok birbirlerine benzediklerini keşfederler, hayretle..


Anneler ve kızları, başka hiç kimsenin yaşamayacağı ve yakalayamayacağı kadar güçlü, görünmez bağlarla bağlıdırlar birbirlerine.. Anneyle kızı dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar değişmez bu bağların kuvveti. Mesafeleri, okyanusları, kıtaları aşar. Dünyanın uzak bir kıtasında kızının gözleri nemlense, annenin gözlerinden bir yaş damlar.. Telefonu açtığında daha konuşmadan, sadece alıp verdiği nefesten kızının hüzünlü mü, mutlu mu, neşeli mi, şaşkın mı olduğunu anlar. Yüreği onunla çarpar, gözleri onunla bulutlanır, onunla parlar.


Anneler ve kızları, yıllar geçse de kuvvetli kalacak, diğer çoğu arkadaşlıkların aksine zamanın yıpratıcı darbelerini hissetmeyecek, aksine zamanla güçlenecek bir güven ve sevgiyle bağlıdırlar birbirlerine.. Anneler ve kızları, birdir, tek yürektir, tek nefestir. Kızının üzüntüsü, annenin yüreğinde yara, mutluluğu ise açan binlerce çiçektir.


Bana bütün kararlarımda güvenen, benim de kendime güvenmemi sağlayan, hep destek olan, günde 11 saat ve haftada 6 gün çalışan bir kadının da gayet mükemmel bir şekilde çocuk yetiştirebileceğini gösteren, çabalamayı, uğraşmayı, vazgeçmemeyi, hayatta bir kere 'üf' dememeyi, yılmadan, yorulmadan, içinde çelik gibi bir iradeyi ve karakteri besleyip büyütmeyi öğreten, kişiliğimi yaralamadan beni hep takdir eden, yanımda olan, ne olursa olsun koşulsuz ve sınırsız bir sevgi veren anne... Seni çok seviyorum.

7 comments:

  1. Ne güzel yazmışsın gözlerim doldu okurken.Ben de gitgide anneme benzediğimi keşfediyorum.Ergenlik dönemimde ne kadar farklı ve uyumsuz olduğumuzu düşünür dururdum.Ama şimdi bakıyorum da aslında ne kadar aynıyız ve nasıl da giderek daha çok ona benziyorum.Kendimde çok fazla ondan parçalar buluyorum ve ben de bundan gurur duyuyorum.

    ReplyDelete
  2. Cok tesekkur ederim guzel yorumlariniz icin. Ben de gercekten hissederek ve cok buyuk bir ozlemle yazdim bu yaziyi.

    Sevgiler

    Moonie

    ReplyDelete
  3. yazıcak birşey bulamadım.. Damlayan gözyaşlarım dışında...

    ReplyDelete
  4. Ellerinize ve yüreğinize sağlık. Bazı şeyler evrenseldir ya sanırım bu yazı bı sıfatı gerçekten hak ediyor.. Ben kendimi ve annemi buldum yazınızda, sanki bizi anlatmışsınız gibi. Eminim okuyan herkes aynı şeyleri düşünmüştür.
    Sevgiyle,
    Bettra...

    ReplyDelete
  5. Ya ben bu blogu hic okumamistim ne zamandir.. simdi yeni annemlerin yanindan geldim, ondan mi boyle etkilendim acaba? Agliyorum nerdeyse is yerinde!

    ReplyDelete
  6. yüreğinize ve size bunları yazdıran annenize selam

    ReplyDelete
  7. geçenlerde yine annem gibi konuşmuştum...içimi dökmüş gibi okudum yazınızı,yüreğinize sağlık

    ReplyDelete