Thursday, August 2, 2007

Ulysses'in Bakışı




3 saatlik zor bir yolculuktu Ulysses'in bakışı.. Daha önceden izlediğim tek filmi olan 'Sonsuzluk ve Bir Gün'e hayran kalmıştım Theo Angelopoulos'un. Bu film izlemesi biraz daha zor, ancak sinematografi ve sembolizm açısından insana gerçekten çok şey katan bir filmdi. Bazen, bir film üzerinde emek sarfetmeyi seviyorum çok. Hollywood filmlerinde olduğu gibi herşeyin bana bir tabak üzerinde hazır sunulmasını değil de, kendim keşfetmeyi tercih ediyorum bazen insana dair durumları, duyguları, görüntüleri filmdeki.. Filmin içinde ne zaman kahkaha atıp, ne zaman ağlayacağımı gözüme soka soka gösteren sahnelerden hazzetmiyorum.

Ulysses'in Bakışı fotoğraf gibi karelere ve inanılmaz güzellikte bir müziğe sahip bir film. Harvey Keitel'ın şu ana kadar gördüğüm en iyi oyunculuğu diyebilirim. Zaten kendisini çok severim, Rezervuar Köpekleri, Ucuz Roman ve Paul Auster'ın bir hikayesinden uyarlanan Duman (Smoke) filmlerindeki başarılı performanslarını hayranlıkla izlemiştim.

Film, 90larda savaş bulutları altında kanayan Balkanlar'ın hikayesini anlatıyor.. Sürekli savaşlar, acılar gören, toprakları kanla sulanan bu ülkelerdeki yaşamı, insanların bu şiddet, yağmur ve sis dolu şehirlerde nasıl hikayeler yaşadıklarını gösteriyor bize.. Dünyanın bu bölgedeki savaşlara nasıl seyirci kalabildiğini, bazen insanların nasıl yalnız bırakıldıklarını anlatıyor boğazımızda acı bir düğüm bırakarak.. Ulysses'in bakışı, hayata, insanlara, ölüme, savaşlara, acılara olduğu kadar duyarsızlıklara da çevrili. Tam da bu yüzden çok vurucu ve can acıtıyor.

No comments:

Post a Comment