Thursday, September 25, 2008

There Will Be Blood


There Will Be Blood, uzun zamandır izlediğim en etkileyici, en güzel filmdi. Yönetmen Paul Thomas Anderson'ın diğer bir filmi olan Manolya en sevdiğim filmlerdendir ve benim ve eşimin hayatımızda özel bir yeri vardır o filmin. (Daha sonra başka bir yazımı tamamen Manolya'ya adamayı düşünüyorum:) Bu filmle de yönetmenin ne kadar başarılı olduğunu bir kere daha görmüş oldum. Daniel Day-Lewis'in bu oyunculukla Oskar heykelciğini kapmasına hiç şaşmamalı. Bu filmde gerçek oyunculuğun nasıl olduğunu göstermiş bize adeta. Bu film sayesinde gerçek bir oyuncunun sadece yüz ifadesiyle ya da mimikleriyle değil, bütün vücuduyla oynadığını, rol yaptığını gördüm. Tek kelimeyle inanılmaz bir rol yeteneği sergilemiş.

Film 3 saate yakın olmasına rağmen kesinlikle sıkılmadım. Müzikler, sinematografi, sinema dili, kurgu...herşeyiyle mükemmeldi. Filmin renkleri ayrı bir güzeldi, gökyüzünün rengi, toprağın rengi, petrolün siyah parlak rengi.. Ama tabii bu filmi 140 ekranlık devasa bir HDTV televizyonda ve Blu-Ray formatında izlemiş olmamın katkısı da olabilir tabii :) Blu-Ray, DVDden de öte, görüntü kalitesini hat safhaya çıkaran bir teknoloji. Eğer imkanınız varsa tavsiye ederim, filmleri bu formatta izleyin mutlaka. Film keyfinize keyif katıyor gerçekten! Özellikle de sinematografik açıdan bu denli başarılı olan filmleri izlerken.

There Will Be Blood, Anderson'ın yeni mucizesi bence. Film bittikten sonra uzun süre etkisinden kurtulamadım, hakkında düşündüm, kafa yordum. Bu senenin en iyi filmlerinden biri olan bu filmi kaçırmayın derim!


No comments:

Post a Comment