Saturday, March 6, 2010

Bir blog insanın hayatını nasıl kurtarır?



Hayatını, en büyük tutkusuna, sinemaya adamış bir insan. Sinema eleştirmenliğini saygın bir meslek olarak ilk defa geçerli kılanlardan biri. Chicago'da yıllar boyunca Gene Siskel ile birlikte 'Siskel-Ebert şovu' adındaki televizyon programlarında geniş kitlelere seslenmiş, hayatı boyunca binlerce film izleyip hepsi hakkında çok başarılı yazılar yazmış, 40 yılı aşkın meslek hayatında. Mesleğinin duayenlerinden Roger Ebert. Dolu dolu geçen hayatı boyunca o kadar çok şey paylaşmış ki, izleyenleri ve okuyucularıyla.

1999 yılında, en yakın arkadaşı ve birlikte programı sunduğu Gene Siskel, beyin tümöründen dolayı hayatını kaybediyor. Ebert yıkılsa da, şov devam etmek zorunda. Tek başına programını sürdürüyor yıllar boyunca. (Şu anda Chicago'da Gene Siskel adına yapılmış bir sinema var: Gene Siskel Film Center. Genelde sanat filmleri ve yabancı sinema örnekleri gösteriliyor. Hatta burada bir kaç Türk filmi de gösterilmişti.)

2002 yılında tiroid kanseri teşhisi konulan Roger Ebert, kanserle olan savaşını sonunda kazanıyor. Kazanıyor kazanmasına ama, geçirdiği onlarca ameliyattan ve bir çok ameliyat komplikasyonundan sonra çenesinin çok büyük bir kısmı alınıyor ve ses tellerini kaybediyor. Hayatı boyunca televizyonda ve radyoda, onlarca değişik sahnede konuşmaya alışmış, kendini ifade etmeyi meslek seçmiş bir insan için bunun ne kadar korkunç olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? 2010'daki hali bu:




Doktorlar 'bir kez daha ameliyat edersek sesine kavuşma olasılığın var' diyorlar. Kesinlikle kabul etmiyor. Geçirdiği ameliyatlardan öylesine gına gelmiş ki artık, kesinlikle tekrar bıçak altına yatmak istemiyor. O ana kadar geçirdiği ameliyatlar onu eskisinden de kötü durumda bırakmış çünkü.

Şimdi Roger Ebert, önündeki bilgisayara yazdığı kelimeleri sese çeviren bir program (text-to-speech) sayesinde konuşabiliyor sadece ve çevresiyle bu şekilde iletişim kuruyor. Önceleri İngiliz aksanlı jenerik bir bilgisayar/robot sesi olan bu ses, şimdi Roger Ebert'ın kendi sesine çok daha fazla benziyor. Çünkü bu yeni programı yazanlar, Ebert'ın yıllar boyu televizyon programlarında söylediği yüzlerce değişik sözcüğü banttan tarayıp bularak ve bir araya getirerek, ona kendi sesinden oluşan bir ses yaratmışlar. İnanılır gibi değil.

Roger Ebert şu anda normal insanlar gibi yemek de yiyemiyor. Bir tüpten besleniyor ve çoğunlukla oturur poziyonda dinlenmek zorunda.

Geçirdiği hastalığa ve bütün bu başına gelenlere rağmen Roger Ebert inanılmaz derecede hayata bağlı, ve söylediğine göre eskisinden çok daha fazla yazıyor. Bütün dünyaya açık olan internet blog'unda hala çok yoğun olarak yazılarına devam ediyor. Hala film izleyip film eleştirileri yazıyor, hem de eskisinden de büyük bir mutluluk ve şevkle. Dünyanın her köşesinden okuyucuları var ve yazıları binlerce yorum alıyor. Blog'u onu hayata geri döndürmenin ötesinde, hayata sımsıkı bağlamış durumda şu anda.

Gerçek hayatta gerçek sesini kaybetmiş, hastalığın pençesine düşmüş ve zayıflamış bir insanın, internet ve blog'u sayesinde sesini tekrar bulması, hayata bağlanmakla kalmayıp sesini ve kendi hikayesini bütün dünyaya duyurabilmesi nasıl büyük bir mucize, farkında mısınız?

Bir blog, bir insanın hayatını işte böyle kurtardı.




Roger Ebert'ın geçtiğimiz ay yaptığı Esquire dergisi röportajı burada. (Bu haldeki bir insanın Esquire gibi bir dergiye tam sayfa portre fotoğrafı vermesi nasıl müthiş bir kendiyle barışıklık ve cesarettir? İnanamıyorum gerçekten)

Roger Ebert'ın blog'unda hastalık ve ölümle ilgili yazdığı, gözyaşları içinde okuduğum 'Go Gently into that Good night' yazısı burada. (Ünlü şair Dylan Thomas'ın bu şiirini bilenler başlığı hemen tanıyacaklardır). O kadar güzel bir yazı ki etkilenmemek elde değil.

Sinemayla ilgili yazıları ve röportajlarından bir seçkiden oluşan 'Awake in the Dark' (Karanlıkta Uyanık olmak) kitabı. En kısa zamanda alıp okumak istiyorum. Roger Ebert'ın sinemayla ilgili bir çok kitabı var.

Geçtiğimiz haftalarda Oprah Winfrey'in programında
eşiyle birlikte.




Roger Ebert şimdi çok sevdiği eşi Chaz'le birlikte Chicago'da şehir merkezindeki evinde yaşıyor. Çok sevdiği kitaplarının tam ortasında.


10 comments:

  1. guzel yazi, vay be bi zamanlar ne izlerdim bu adamlari simdi bu hale dusmesi uzucu hakikaten. yalniz bir duzeltme yapagim gene siskel 88 de degil 1999 yilinda olmustu..

    guzel yazi tebrikler...

    ReplyDelete
  2. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  3. Merhaba Istany,

    Uyari icin tesekkurler! Hemen duzelteyim :)

    ReplyDelete
  4. Moonie'ciğim...

    Çok etkilendim çok,Oprah'ın videosunu izledim.Adam ne kadar hayata bağlı,ne kadar azimli.Onu hayata bağlayn ve destek olan eşi sayesinde zor günlerin üstesinden gelebiliyor.Ömrü uzun olsun.

    Böyle anlamlı şeyleri bizimle paylaştığın çin tşkler canım benim...

    ReplyDelete
  5. Bu yaziya "two thumps up" veriyorum Moonie:)
    Roger Ebert'i biliyordum ama dcok detayli degil. Yasadiklari ve hayata bagliligi ders alinacak nitelikte.

    Cok tesekkurler boyle bir yaziyla onu yakindan tanittigin icin bize:)

    ReplyDelete
  6. diclekiyisindamasalkentim2:06 PM

    bende en zor dönemlerimi yazarak blogum sayesinde atlatmaya çalışıyorum. bu yazınız banada iyi geldi teşekkür ederim

    ReplyDelete
  7. Merhaba Delfinacim,

    Gercekten onun hayata bagliligi ve azmi insana ders olmali. Yazimi begendigine cok sevindim canim :)

    Nurvenurcum

    Cok tesekkurler two thumbs up'in icin :) Ebert ayni zamanda Chicago'lu oldugu icin ve zorluklara ragmen bu denli azimli oldugu icin onunla gurur duyuyorum.

    Merhaba Diclekiyisinda,

    Umarim zor zamanlarinizi hemen atlatir, ferah gunlere kavusursunuz. Yazimi begendiginize cok sevindim, yorumunuza tesekkurler.

    Sevgiler,

    Moonshine

    ReplyDelete
  8. Gene Siskel öldükten sonra şovu tek başına devam ettirmedi. Belli bir süre her hafta değişen misafir eleştirmenlerle programı sürdürdü; 2000 senesinde de yanına yine Sun-Times'dan Richard Roeper'ı alarak "Ebert & Roeper" adlı programa başladı.

    Yazıyı beğendim. Roger'a bahsedeceğim.

    ReplyDelete
  9. Merhaba Ali Arikan,

    Duzeltme icin tesekkurler. Roger Ebert'i taniyor musunuz?

    Moonie

    ReplyDelete