Sunday, March 28, 2010

Bir şehri çok sevmek


Soludum havasını güzel İstanbul'un, sokaklarında saatlerce yürüdüm. En çok da ilkgençliğimin geçtiği Kadıköy ve Moda sokaklarında, sahaflarında, dükkanlarında... Kulaklarımda Beirut'tan St Apollonia, yürüdüm, zamanın nasıl geçtiğini düşündüm, düşündüm... Eski evimize baktım, eski mahallemize, değişen ve değişmeyen herşeyi izledim. İnsanları izledim, insanlarla yürüdüm, sokaklarda insan sellerinin içinde kendimi kaybedip yeniden buldum.. Vapura, otobüse, tramvaya, taksiye, dolmuşa bindim. Şehrin nabzını hissettim, tadlarına ve kokularına doydum, şehri derin bir nefes gibi içime çektim.

Bütün sinir uçlarımı teyakkuzda tutan bir farkındalıkla hissediyorum ve seviyorum İstanbul'u. Belki de nadiren gördüğümden, bu kadar farkındayım güzelliğinin.. Bu şehirde sürekli yaşasam güzelliğine alışıp, kayıtsız da kalabilirdim belki. Çok güzel bir kadınla evli olan bir adam için bile her gün görmekten o güzelliğin sıradanlaşması gibi.. Belki de sürekli içinde olsaydım, güzelliğini bu denli farketmezdim bu şehr-i şehrin..

Bir kaç gün sonra veda edeceğim bu güzel şehre.. Her zaman olduğu gibi doyamadan, güzelliklerinin tadı damağımda.. Tekrar görüşmek üzere, güzel İstanbul..

2 comments:

  1. duygu yükünün edebi dilini nasıl etkiledigini deneyimlemek paha bicilemez canım benim. Enfes bir yazı

    ReplyDelete
  2. canim benim cok tesekkurler yorumuna :)

    ReplyDelete