Saturday, April 3, 2010

Bulutların üzerinde sinema



Bilenler bilir, uzun uçak yolculuklarında (hele de tek başınaysanız) zaman geçmek bilmez. Hele de İstanbul-Chicago arası gibi aktarmasız, tek seferde 12 saat aynı koltukta oturmak zorunda olduğunuz bir uçuşta, sizi eğlendirecek/zaman geçirtecek bir şeyler olmazsa gerçekten çok sıkılırsınız. Gece uçuşunda uyuyabilsem de gündüz uçuşlarında 15-20 dk.dan fazla uyuyamadığım için zaman da geçmek bilmez zaten.

Allah'tan THYnin uçaklarında artık tam önünüzdeki ekrandan istediğiniz filmi, CD albümünü, TV programını, radyoyu ya da oyunu seçebiliyor ve onlarla zaman geçirebiliyorsunuz. THY sürekli bizi beslediği için (Amerikan uçaklarındaki gibi sizi aç bırakmıyorlar, her iki-üç saatte bir mutlaka yiyecek bir şeyler geliyor, yaşasın yurdumun havayolu şirketi!) ya yemek yiyor, ya bir şeyler okuyor ya da bir şeyler izliyor oluyorum.

Bu sefer de uçakta izlediğim filmi paylaşmak istedim.


Where the Wild Things Are (Spike Jonze):


Maurice Sendak'ın aynı isimli çocuk kitabından uyarlanan bu film gerçekten çok değişik. (Bu arada kitap dediğime bakmayın, çocuk kitabı olduğu için bir kaç cümleden oluşuyor sadece, kitabın orijinalinin youtube'da okunduğu kısa bir video var, izlemek isterseniz şurada) Karanlık, çocuksu ve naif, hüzünlü.. Müzikleri de ayrı güzel, hatta soundtrackini satın almayı bile düşündüm.

Sanki çocukluğun o loş koridorlarında yeniden dolaşmak gibi, çocukluğa geri dönmek gibi bu film. 1.5-2 saatliğine de olsa kendimi gerçekten Max'in yaşında bir çocuk gibi hissettim, onunla birlikte 'vahşi şeylerin yaşadığı' o adaya gittim, onunla birlikte dostluklar kurdum, hüzünlendim, çocukluğun o sınırsız hayalgücünün büyüsünü hissettim. Çocukluğumun bir daha asla geri gelmeyecek olduğunu bildiğim için belki de, film buruk bir tat bıraktı içimde. Max'in asla bir daha o adaya geri dönemeyecek olması gibi, ben de içimde çocukluğu kaybetmenin acısını hissettim.


Not: Şu videoda da aynı kitabı ABD başkanı Barack Obama'nın sesinden dinleyebilirsiniz :)





3 comments:

  1. bazen bu uzun uçak yolculuları insana hiç fark edemediği güzellikleri gösteriyor. bende bir seferinde atlanta uçuşunda böyle bir filmle karşılaşmıştım. fransız havayolları olması hasebiyle film fransızcaydı tam olarak anlamasa da :] hala bir çok sahnesi gözümün önünde..

    bende senden öğrendim şimdi böyle bir film, allah'tan tekrar amerika'ya gitmeme gerek kalmadı :]

    çok güzel bir yazıydı, eline sağlık. bu arada bu bloğu takip etmek lazımmış. baya güzel şeyler var bunun içinde yahuuu

    ReplyDelete
  2. Hoş geldin Moonie :)

    Özletin yazılarını ve kendini.

    Filmi ilk defa duyuyorum hemen listeme ekledim.

    Hoş Kal :)

    Pluie..

    ReplyDelete
  3. MErhaba F k h

    Hosgeldiniz blog'uma, cok tesekkurler yorumunuza da. Evet belki de ucaktayken izledigimiz filmleri daha bir dikkatli izliyoruz ve o yuzden daha cok etkiliyor bizi, neden olmasin?

    Tesekkur ederim tekrar! Yine beklerim :)


    ABDye de yine bekleriz bir ara!

    Merhaba Pluiecim

    Hosbulduk, cok tesekkurler. Ben de sizi okumayi ozlemisim :)

    Sevgiler

    Moonie

    ReplyDelete