Saturday, March 31, 2012

Sahilde Kafka



Son birkaç aydır enfes romanlar okuyorum. Ve bu beni çok mutlu ediyor. Çok şanslı hissediyorum kendimi, böylesine güzel edebiyat eserleriyle haşır neşir olabildiğim için..

Murakami'nin okuduğum ilk romanı olan 'Sahilde Kafka' da beni derinden sarstı, düşündürdü, güldürdü, içime doğru bir yolculuğa çıkardı..

Okurken yatakta yanımda oturan Bart'ıma durup durup kitaptan beni etkileyen ve sarsan cümleleri okuyordum. Sahilde Kafka öyle bir kitaptı ki, Murakami benim aklımdan geçenleri, sadece benim anlayabileceğim bir dille yazmıştı sanki.. Kitaplar hakkında, müzik hakkında, düşler ve gerçeklik hakkında yazdıkları nasıl böyle etkileyebiliyordu ki beni.. Tam olarak nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum ama, 'aklımın diliyle yazılmış bir kitap' desem belki biraz anlatabilirim Murakami'yi okurken hissettiklerimi.. Sanki yazar benim beynimin içine bakmış ve hayat hakkında düşündüklerimi görüp kitabını öyle yazmıştı.

Hayatının çoğunu kütüphanelerde geçiren bir insan olarak Komura Kütüphanesi'nin tasviri ve hayalimde canlanış şekline aşık oldum. Romanın içinde nefes alıyor gibiydim adeta. Kafka Tamura, Nakata, Hoshino ve diğer karakterlerle birlikte ben de Japonya'da ve ötesinde, o sihirli dünyadaydım sanki.

Roman bitince içimde hissettiğim derin hüzün duygusu, romanın dünyasından, ana karakterlerden ayrılmanın zorluğu ve hemen bu romanın yazarıyla tanışıp konuşma isteği, kitabın ne kadar başarılı bir edebiyat ürünü olduğuna en büyük kanıttı bence..

5 comments:

  1. Anonymous8:41 AM

    Murakami'den buralara geldim. Beni bu kadar etkilemesine,beynimin kivrimlarinda sanki babasinin yeriymis gibi rahatca ve bilerek dolasmasina sasirmistim onceleri, sonra sizin yorumunuzu okuyunca da asagi yukari ayni donemde yazarin ayni kitabiyla baslayip bu kadar benzer sarsilmamiza sasirdim ..Daha once okuma firsati bulamadigim bir yazardi,Japonya seyahati donusu,ucagin Istanbul aktarmasi sirasinda Kafka on the shore'u aldim,evime,Londra'ya geldim..ama elimde o kitapla dunyanin dogusundan batisina ucarken bir yerlerde kaybolmustum,bir seyler hala japonyadaki o kutuphanede kalmisti..tempura yiyor,yesil cay iciyor,sonra tekrar iceri,kutuphaneye girip okumaya devam ediyordum..sonra o bitti 'Blind willow,sleeping woman' geldi,o gitti 'Hard-Boiled Wonderland and the end of wonderland' geldi,akti gitti,'Norwegian Wood' gecti, sonra 'After Dark' ve su an elimde 'A Wild Sheep Chase'..bir sonraki hedef IQ84..keske bir gun Murakami, Auster (Paul) ve ben Brooklyn'de bir cafede kahve icsek diyordum hep..buyrun sizi de bekleriz:) sevgilerimle..seniz.

    ReplyDelete
  2. Merhaba Seniz, cok tesekkur ederim guzel yorumuna. Ben henuz sadece Kafka on the Shore'u ve 1Q84'u okudum, digerlerini de okumayi dort gozle bekliyorum. Japonya'ya gittiginiz icin cok sanslisiniz, benim en cok gitmek istedigim yerlerden biridir!

    Kafede oturup konusma hayali bile guzel :) Biz Chicago'da bir edebiyat klubu kurduk, buralara yolunuz duserse bekleriz!

    Sevgilerimle,

    Moonie

    ReplyDelete
  3. Anonymous10:57 AM

    Oyle gorunuyorki sizin edebiyat kulubune ugramam, Haruki ve Auster'la bulusmamdan daha olasi:) sanirim eylul'de Chicago'da olacagim..gorusmek dilegiyle,seniz.

    ReplyDelete
  4. Aaa cok sevindim!!! Bana mutlaka bir email atin gelmeden önce. Bekleriz tabii ki edebiyat kulubumuze :)

    ReplyDelete
  5. Geldiniz mi Chicago'ya?

    ReplyDelete