Match Point- Woody Allen
Zekice kurgulanmış, izleyicisini sürekli ters köşeye
yatırmaktan hoşlanan, sürprizli, ve çok başarılı bir Woody Allen filmi, ‘Maç
sayısı’. Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sından ilhamla kurgulanan senaryo,
sıradanlıktan uzak, yaratıcı. Şansın insan hayatındaki rolü ve filmin ortaya
attığı sorular, film bittikten sonra bile uzun sure insanın aklını kurcalıyor.
Baştan gayet sıradan bir romantik komedi gibi başlayan film, kısa sure sonra
insanı içine çekiveriyor bu yüzden, ve bittikten sonra bile uzun sure
etkisinden kurtulamıyorsunuz. Scarlet Johansson zaten hem görsel, hem rol
yeteneği olarak aşmış bir oyuncu. Woody Allen da onun bütün yeteneklerini
sonuna kadar kullanmış, filmi neredeyse o taşımış. Dostoyevski’nin ruhunun bir
hayalet gibi üzerimde dolaştığı bu dönemde çok iyi geldi bu filmi izlemek. Çok
uzun zamandır sadece kitap okuyor, çok az film izliyordum. Sinema dünyasına iyi
bir dönüş oldu.
Yeraltı - Zeki Demirkubuz
Chicago Türk Film Festivali’miz kapsamında Gene Siskel Film
Center’da gösterilen bu karanlık ama zeka dolu film, Zeki Demirkubuz
sinemasının yeni yönlere doğru gitmekte, kendini yenilemekte olduğunun bir
kanıtı bence. Bu film de Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ından esinlenerek
çekilmiş, daha yeni okumuş olduğum için kitabı, filmi izlemek çok daha anlamlı
oldu. Film tam bir uyarlama değil bence, daha çok bir esinlenme sözkonusu.
Çünkü kitapla birebir örtüşen bir kaç sahne olsa da, yönetmen kitabın
yorumlamasını epeyi esnek bırakmış. Dostoyevski’nin Yeraltı Adamı’nı, günümüz
Ankara’sına yerleştirmiş ama çoğu detay kendi yaratıcılığının ürünü. Çekimler
ve sinematografi gerçekten çok başarılı. Karanlık ve yavaş bir film olmasına
rağmen, insanı boğmuyor, bunaltmıyor. Dostoyevski’nin kitapta anlattığı o
havayı, atmosferi de çok güzel veriyor film. Engin Günaydın ise, enfes bir seçim olmuş ‘Yeraltı Adamı’
rolünde. Oyunculuğu artık iyice olgunluğa yaklaşmış, son derece doğal ve
spontan. Yıldızının gittikçe daha çok parlayacağından eminim.
Çok sevdiğim yönetmenlerden olan Zeki Demirkubuz’un,
filminin dünyanın öte yanında Chicago şehrinde bütün biletleri satılarak kapalı
gişe oynadığını görmesini isterdim!