Thursday, November 13, 2014
"Neden çocuk getirdin bu dünyaya?"
Diye soruyorlar. Sürekli. "Neden çocuk getirdin ki bu dünyaya, bu kötü dünyaya? Bu rezil, kahpe, pis, yalancı dünyaya?'
Neden? Neden, sahi?
Kendimi klonlamak için değil.
Yaşlılığımda bana bakacak birileri olsun (!) diye değil.
Sırf merak ettiğim için değil.
Ölümsüzleşmek istediğim için değil.
Soyumu ya da ırkımı devam ettirmek için değil.
Bebekleri aşırı sevdiğim, hamileliğe aşık olduğum için değil.
Hayatımı çocuklarıma adamak istediğim, sadece bir anne kimliğinde kendimi kaybetmek istediğim için değil.
Neden?
Çünkü kendi hayatımı bir kez daha, sil baştan, çocuklarım aracılığıyla yaşamak müthiş hoşuma gidiyor. Çocuklarım sayesinde kendi çocukluğumdan beni bile şaşırtan ayrıntıları hatırlıyor, geçmişin altın sarısı mahzeninde saklı duran o küçük kız çocuğunu geri çağırıyorum. Geçmişin koridorlarına dalıp, kendi çocukluğumu tekrar yaşıyorum. İnanılmaz bir mucize gibi.
Çünkü bu dünyaya çocuk getirmenin, bir insan yetiştirmenin, bu dünyaya şahit olmanın en büyük, en muhteşem yollarından biri olduğunu düşünüyorum. Karşılaştığım en zor, en yorucu, ama en sarhoş edici maceranın, kızım ve oğlumun gözlerine ilk baktığım anda başlayan o maceranın, insanoğlunun en iyi öğretmeni ve rehberi olduğunu düşünüyorum.
Çünkü çocuklarımla birlikte ben de büyüyorum, daha önce hiç olmadığı kadar. Gözlerimi daha kocaman açmasını öğreniyorum, hayatın detaylarına daha çok dikkat etmeyi, şaşırmayı öğreniyorum silbaştan, her şeyi ilk defa görüyormuşçasına, sonsuz sihirli bir masal dünyasında.
Çünkü, çocuklarıma yeterince sevgi verebilirsem, sevmeyi ve sevilmeyi öğretebilirsem onlara, onların bu dünyayı biraz daha güzel, parlak, ışıklı bir yer haline getirebileceğine inanıyorum. Çocuklarım bir kişinin bile yaşamını aydınlatabilirse gerçek anlamda, onları yetiştirmek için verdiğim sevgi ve emeğe değeceğini düşünüyorum.
Çünkü dünyanın en sarsıcı ve gerçek aynası, çocuklarımın gözlerinde saklı. Kendimi onların gözünden görmek, kendimle yaşadığım en korkunç ve müthiş yüzleşme.
Çünkü insan yüreğinin ne kadar büyüyebileceğini, büyürken dünyayı, kainatı ve bütün alemi içine alabileceğini, anne olmadan öğrenemezdim.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Ne guzel yazmissiniz! Keske iki cocukla neler yapiyorsunuz, kimlerden yardim aliyorsunuz anlatsaniz belki yorgun umutsuz bir anneye umut olursunuz. Sahi bu kadar dersin arasi da nasil idare ettiniz ikisini de? Belki bir yazi yazarsiniz bununla ilgili.
ReplyDeleteSevgiler,
evet başka türlü öğrenilemezdi.
ReplyDeleteMerhaba, eşimin annesi bizimle ve sürekli her konuda yardımcı. Zaten o olmasa benim doktoram yalan olurdu herhalde! İdare etmek kolay olmadı, ama insanın sandığından daha çok vakti var diye düşünüyorum. Ev işlerine, yemek yapmaya, çamaşıra vs ayıracağım zamanı yazmaya ayırdım. Azmettim, sebat ettim, saçımdaki beyazlar biraz arttı! Kolay olmadı ama değdi. Çok şükür uzun yolun sonuna geldim.
ReplyDelete