Tuesday, November 18, 2014

Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez



Henüz Marquez okumamış olmanın utancıyla, artık yazarı vefat ettikten sonra mutlaka okumalıyım diye yazın elime aldım bu kitabı. Marquez, insanın elinden tutup masallar anlatarak büyülü bir diyara götüren bir dede gibi. Başlarda doğdurdan kitabın dünyasına dalıverdim, ancak sonradan sanırım hayatımda çok karmaşık, yoğun ve yorucu bir döneme denk geldiğinden olsa gerek, kitapla olan o samimi ilişkimi yitirdim. Okumam bir kaç aya dağılınca ve araya başka kitaplar girince, Macondo'dan ve Buendia ailesinden kopup onlara geri dönmek zorlaştı. En uzun sürede okuduğum kitap rekorunu Foucault Sarkacı ile paylamış oldu böylece. İngilizce tercümesinden okumuş olmakla ilgili olduğundan da şüpheleniyorum. Türkçesini okuyanlar çok daha fazla beğendiklerini söylüyorlar. Bense kendimi kitabın dünyasına geri döndürmek için müthiş zorladım nedense. Keşke İspanyolcasından okuyabilecek kadar iyi bilseydim İspanyolcayı diye de düşünmedim değil..

Bana Suudi yazar Abdulrahman Munif'in Cities of Salt (Tuz Şehirleri)ni anımsattı bu büyülü gerçekçilik akımı ve bir ailenin ve coğrafyanın nesiller boyunca anlatılması. Ama maalesef beni sandığım kadar çok derinden etkileyip sarsmadı. Belki başka Marquez kitapları okuyunca fikrim değişir, kimbilir?


1 comment:

  1. Okur-yazar kavramını tam olarak oluşturuyorsunuz galiba. Çoğu blog yazarı okumadan-yazar. Bunlara ben de dahilim galiba. Çok fazla okuyamıyorum maalesef. Nitekim ilk kez yazınızı okuyorum ve karşıma böyle bir yazı çıktı, ben de kendimden utandım. Gideyim de bir yüzyıllık yalnızlık yapayım.

    ReplyDelete