Monday, April 6, 2015
Bone Clocks - David Mitchell
“But it’s the feeling of love that we love, not the person.”
― David Mitchell, The Bone Clocks
Bazı yazarlar insanın ruhuna seslenebilir. Ne yazarlarsa yazsınlar keyifle, içine gömülerek okursunuz. İşte benim için David Mitchell böyle yazarlardan biri. Son romanı The Bone Clocks da beni okurken inanılmaz mutlu etti. 1980li yıllarda başlayıp 2045 yılı civarlarında biten inanılmaz bir macera. Okurken, koltukta oturup okuyor olduğumu unutturan cinsten. Irak Savaşı'ndan çevre kirliliğinin yol açabileceği korkunç bir gelecek distopyasına, ergenlik psikolojilerinden kültler arasında geçen gerçeküstü savaşlara, zaman içine dağılmış onca hikaye hem insanı derinden etkiliyor, hem de birbirine çok güzel bağlanıyor, tıpkı Cloud Atlas kitabında olduğu gibi. Özellikle Holly'nin hikayesinin zamana dağılışı, kurgusu o kadar güzel örülmüş ki bir kez daha bu İngiliz yazara hayran kaldım. Bone Clocks bu kış okuduğum en güzel ve unutulmaz romanlar arasına girdi bile. Uzun süre etkisinden çıkamadım, günlerce özellikle çevre ve dünyanın geleceği üzerine söyledikleri üzerine düşündüm durdum. Bu da iyi bir roman olduğunun en büyük kanıtı bence.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment