Sunday, May 24, 2015

2015in ilk yarısı



Bu yılın ilk yarısı neredeyse geçmişken, dönüp bakmak istedim neler oldu diye bu zamanda. Doktoramı bitirmiş olmanın dinginliğiyle geçen bir kış mevsiminde güzel romanlar okudum, okumaya doydum. Çocuklarım arada hasta oldular, uykusuz geceler geçirdim ama büyüyorlar işte, büyüyorlar hızla..

Kıştan sonra gelen baharla çok güzel bir değişim ve dönüşüm süreci geçirdim. Kendimi daha çok dinlemeye, gün içinde dünyanın gailesinden ayrı, korunmuş bir zaman yaratmaya çalıştım, özen gösterdim. Yogayı ve meditasyonu her gün yaptığım, yapmazsam rahatsız olduğum bir hayat alışkanlığı haline getirdim. Ruhum ve bedenim, uzun zamandır hissetmediğim kadar hayat, sevgi ve enerji dolu şimdi.

Hayatımın geri kalanında devam ettireceğim bir siyah-beyaz portre projesine başladım. Fotoğraf yine hayatımda eski önemini kazandı.

Bütün hayatım boyunca yapmayı istediğim bir şeyi yapıp 8 haftalık bir Yaratıcı Yazma Atölyesi dersine yazıldım. İngilizce olarak kurgusal hikayeler, anı ve şiir yazmaya, yazdıklarımı internetteki edebiyat dergilerine göndermeye başladım. Yazmak hayatımı anlamlandıran en büyük eylemlerden olduğu için bunu serbestçe (ve iki dilde birden) yapabilmek beni çok mutlu ediyor.

Eski aşkım olan şiire geri döndüm. Müthiş bir şair olan Mary Oliver'la tanıştım, ve kelimeleri kullanış biçimine aşık oldum. Tekrar şiir okumaya ve yazmaya başlamak ruhuma çok iyi geldi. Kelimelerin tasarruflu kullanıldığı, bazen bir cümleyle yüz anlam aktarabilen şiiri ne kadar çok sevdiğimi anımsadım. Bazen bir sayfalık bir şiirin, bize yüzlerce sayfalık bir romandan daha fazla şey anlatabilmesini çok seviyorum.

Bir süreliğine Facebook hesabımı kapattım. Bilgisayar başında daha az vakit geçirmeye başladım. Çatıya çıkıp güzel gün batımlarını ve bulutları doya doya, uzun uzun izledim, çocuklarıma sarıldım, saçlarını kokladım, çiçekleri suladım, çiçekleri kokladım, ayaklarımı gölün sularına soktum, martıları izledim, güzel müzikler dinledim, şarkı gibi şiirler okudum, mandala boyama kitapları alıp uzun uzun, acelem olmadan kuru kalemlerle boyadım, oturup sakince meditasyon yaptım, sahil kenarında mis gibi yosun kokusunu içime çekerek yoga yaptım, manolya ağaçlarına tutuldum, hıdrellezde gül dalına dileğimi astım, mis kokulu kahveler içtim, yanında siyah çikolata yedim çokça, bol bol fotoğraf çektim, dünyayı kelimelerim ve fotoğraflarımla anlatmaya çalıştım.

Şükürler olsun.

Bu yılın ikinci yarısı da en az ilki kadar verimli, üretken, sakin, huzurlu ve dingin geçsin.

Sevgi ve ışıkla.




No comments:

Post a Comment