Aslında hiç geceyi sevmeyen ve gece verimli çalışamayan bir insanım. Ama son bir haftadır geceleri çok geç yatıyorum işlerimi bitirebilmek için. Şimdi de Ömer Faruk Tekbilek'in güzel müziği eşliğinde öğrencilerimin ödevlerini kontrol ediyorum. Blog'uma kaç gündür yazamadım, zamanın nereye aktığı konusunda şaşkın bir haldeyim. Eskiden iki günde bir yazbailirken, şimdi haftada bir yazabilirsem kendimi şanslı sayıyorum. Yazı oranımın azalmasında bazen bilgisayarımı eve getirmemeyi tercih etmemin de etkisi var tabii. İnternette geçirdiğim zamanı azaltmak adına bazen okuldaki kilitli dolabımda bırakıyorum bilgisayarımı ve o akşamı bilgisayar ekranından uzak geçiriyorum. Ruhuma ve gözlerime etkisi çok olumlu oluyor bunun :)
Gerçekten de bilgisayar ve internet fenomeninin hayatlarımızı nasıl esir aldığı inanılır gibi değil. Kendime yeni yıl için yeni hedefler koymaya karar verdim, bunlardan biri de bilgisayar başında daha az vakit geçirmek olacak diye umuyorum.
Dönem başlayalı 1 buçuk aydan fazla zaman geçti ve ben derslerin 8. haftasına nasıl vardığımızı ve bu haftanın da ortasına geldiğimizi hala anlayabilmiş değilim. Zaman gerçekten de dehşet verici bir hızla geçiyor. Her seneyle birlikte hızı artıyor gibi geliyor bana, yani biz 2007ye yeni girmiş değil miydik sahi? Kasım ayının yakında biteceğine inanamıyorum. Bu gidişle göz açıp kapayıncaya kadar hayat ellerimizin arasında kayıverecekmiş gibi geliyor maalesef.
Yakında yine yollar görünüyor bana, bu sefer kuzeye uçacağım, bizim alanımızın en büyük konferansında sunum yapmaya, adeta Paris'in kızkardeşi olduğu söylenen Montreal'e. Bakalım bu yeni şehir neler sunacak bana, nelerle tanıştıracak beni? Yeni şehirleri keşfetmeyi çok seviyorum. Büyük şehirlere kendimi bildim bileli aşık olduğum için herhalde, bütün büyük şehirlerde kendimi evimde gibi hissediyorum.
Daha çok yazmak umuduyla!
No comments:
Post a Comment