Bazı insanlar vardır, tanışır tanışmaz kanınız kaynar. Gözlerinin içi güler böyle insanların, öyle içten ve sıcaktırlar ki yanına oturmak ve uzun uzun dertleşmek gelir içinizden. Söylediklerinizi dikkatli bir şekilde dinler ve size önem verir böyle insanlar. O anda hayatlarındaki en önemli kişi sizsinizdir ve söylenen en önemli sözler sizin sözlerinizdir. Siz yokmuşsunuz gibi davranmaz ya da daha önemli işlerin peşinde koşmazlar, sizinle zaman geçirmeye isteklidirler. Kendileri konuştuklarında ise ölçüp biçmeden, tartmadan, içlerinden geldiği gibi ama kibarca konuşurlar. Böyle insanlarla zaman geçirmek bir ömre bedeldir.
Çok nadir olsa da var böyle insanlar, ve annem de onlardan biri bence. Hayatımda insanları kendi yanında bu kadar rahat hissettiren ve dertlerini anlatmaya teşvik eden başka kimseye rastlamadım. Mesleği gereğince çok fazla sayıda hasta ve dertli insan dinlemeye alışık olduğundan mıdır, yoksa yaşlı-genç, fakir-zengin demeden bütün herkesle inanılmaz sıcak ve yakın bağlar kurabilmesinden midir, yoksa anneannemden geçmiş olan genlerden midir bilmiyorum ama, insan ilişkileri konusunda hayatımda örnek alacağım bir insan varsa o da annemdir. Maalesef onun genlerinin bana çok fazla geçtiğini söyleyemem, özellikle ortaokul ve lise yıllarında beni soğuk bulurdu herkes. Kendini beğenmek ya da egoistlikten değil de tamamen insan ilişkileri özründen kaynaklanan bir soğukluğum vardı sanırım :) Şimdi 20'li yaşlarımda biraz kırmayı başardım sanırım bunu, mümkün olduğunca çok gülümseyerek ve insanlarla daha samimi ve sıcak ilişkiler kurmaya çalışarak. Ama hala insanları annemin yaptığı kadar açabildiğim ve konuşmaya teşvik edebildiğim söylenemez! İleride daha da çok yazmayı ve belki de bunu mesleğim haline getirmeyi düşünüyorum, ve bu yüzden insanların hikayelerini dinlemek ve kaydetmek benim için çok önemli. Gelecekte umarım bunu daha iyi yapabilmenin bir yolunu bulabilirim!
No comments:
Post a Comment