Wednesday, December 19, 2007

Türkçem, benim ses bayrağım




Yurtdışında yaşayan bir Türk'ün anadilini koruması.. Ne kadar önemli sizce? Bence gerçekten çok önemli. Kendi tecrübelerime dayanarak konuşuyorum. Amerika'da yaşadığım zaman dahilinde gerçekten çok ilginç örnekler gördüm bu konuda. Buraya geleli henüz 5-6 ay olmuş olan bazı Türklerin hemen Türkçe konuşurken bir 'aksan' kazanmasından, kendi dilini unutuvermesinden, cümlelerinin 5 kelimesinden 3ünü İngilizce söylemesinden tutun da, 'siz Türkler nasıl diyor?' modunda kendini unutarak asimile olmaya çok meraklı insanlara kadar her türden insanla tanıştım, konuştum. İnsanların 'özentilik' yolunda kendine, kendi özüne ve kimliğine ne kadar yabancılaşabildiğine, körü körüne yabancı hayranlığının insanı ne kadar komik durumlara sokabildiğine tanık oldum.

Bu konuda gördüğüm en uç örnek, bir arkadaşımın Türkiye'de çalışan ve orada iyi bir üniversitede profesör olan arkadaşı bir hanımdı. Burada doktora yapıp Türkiye'ye kesin dönüş yapmış ve orada bir kaç yıldır çalışıyormuş. Ben kendim Amerika'da 4 yıldır yaşıyor olmama rağmen içine İngilizce katmamaya gayret ettiğim bir Türkçeyle sorular sorduğumda, bana hep İngilizce cevap veriyordu. Önce bunu çok garipsedim, bir süreden sonra 'acaba farkında değil mi yaptığının?' diyerek onun İngilizce söylediklerine Türkçe cevap vermeye devam ettim, bir süreden sonra da bu iki dilli diyalogdan sıkılıp konuşmayı kısa kestim.

Bir insanın dilini tamamen bozulmamış tutmasının imkansız olduğunu biliyorum, özellikle kendi hayatımdaki örneklerden: İnsan eğer eğitim hayatının büyük bir kısmını eğitim dili İngilizce olan okullarda geçirirse, üniversiteyi tamamen Amerikan sistemi üzerine oturtulmuş bir kurumda okursa, ve bütün bunların üzerine İngilizce'nin ana dil olduğu yabancı bir ülkede 4-5 senedir yaşıyorsa, ana diline yabancılaşması işten bile değil. Hatta bütün bu koşullar altında ana dilini yüreğinde ve hafızasında tutabilmek için çok büyük bir çaba sarfetmesi dahi gerekebilir. Eğer etrafında bu dili konuşabileceği insanlar yoksa, özellikle uzun bir süreden sonra anadilinde bozulmalar meydana gelebilir. Bunlar gayet normal.

Ancak benim anlamadığım şey, kısa sürede ve bilerek, isteyerek anadilini unutmak, bozmak. Türkçesini bildiği kelimeler varken 'havalı' görünüyor sanısıyla İngilizcelerini kullanmak. Kendi anadilinden utanmak, kimliğini reddetmek. Yurtdışında yaşıyor olmak dilimizi unutmak için geçerli bir bahane değil. Yurtdışında olsak bile mükemmel bir Türkçeyle konuşabilir, biraz çaba sarfederek anadilimizi aklımızın en üstlerinde tutabiliriz. Türkçe kitaplar okuyarak, haberleri Türkçe takip ederek, Türkçe günlük ya da internet günlüğü yazarak, Türkçe konuşarak dilimizi aklımızda taze tutmak çok kolay.

Annesi babası Türk olan, ancak hayatı boyunca yurtdışında yaşamış bir arkadaşım var. Gayet güzel ve anlaşılır bir Türkçeyle konuşuyor. Sadece bu bile doğru eğitim ve bilinçli bir yaklaşımın ne güzel sonuçlar verebileceğinin bir kanıtı değil mi?

Kimliğinizden, benliğinizden, özünüzden bu kadar çabuk vazgeçmeyin. Türkçe'miz eriyip gitmesin, yabancı sözcüklerin istilası altında yokolmasın. Anadilimiz, bizim kendimizi nasıl ifade ettiğimizi belirler, bizi biz yapar. Bunu unutmayın.


"Unutmuşum ana demesini bile,
öykünmüşüm türküsünü ellerin

Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni
Türkçem, benim ses bayrağım."

Fazıl Hüsnü Dağlarca


1 comment:

  1. Many thanks, Esra!

    Happy holidays to you too!

    ReplyDelete