Tuesday, March 10, 2009

Misafir Yazar - 2

Blog'uma daha önce şu yazısıyla konuk olan Bart Bey yeni yazısıyla karşınızda! Bu sefer kendisi derin konulara el atıyor. 'Ermeni sorunu' hakkında neler düşünüyor, bir de ondan dinleyelim:


'
Ben ilkokuldayken Ermeni sorunu yoktu. Lisedeyken de yoktu. Üniversite yıllarında ufaktan konuşulmaya başlanmıştı. Fransa'da Amerika'da parlementolarda Ermeni tasarıları geçiriliyor, Türkiye'nin ve Osmanlı'nın milyonlarca Ermeni'yi programlı şekilde imha ettiği ve soykırım yaptığı yasalaşıyordu. Bu 2000li yıllarda bir anda ortaya çıkan bir şeydi bizim için. Konu hakkında hiç bir bilgimiz yoktu. Elbette bize öğretilen resmi tarihte böyle bir konuya yer verilemezdi. Biz de şanlı tarihimize bırakın böyle bir lekeyi, en ufak bir tozu konduramazdık. İnternet yeniydi. Konuyla ilgili resimler, yazılar dolaşıyordu. Bilgi kirliliği hat safhadaydı. Bir tarafta 1.5 milyon Ermeniyi öldüren Osmanlı Türkleri, diğer tarafta Türk köylerini yakıp yıkan Ermeni çeteleri. Doğru neredeydi? 1915'ten sonraki 85 sene biz neredeydik? Ermenilerin şimdi mi aklına gelmişti?

Sonra Amerika'ya geldik. Burada gördük ki Ermeni Soykırımı herkes tarafından kabul edilen bir "gerçek". 2000lerden çok önce konuşulmuş, Ermeni diasporası tarafından kitaplara, yasalara, müfredatlara işlenmiş, tarih onların anlattığı şekilde yazılmış. Bu sıralarda Türkiye'de olaylar kızıştı. İnsanlar 301'den yargılanıp hedef haline getirildi. Hrant Dink bir kendini bilmez "vatansever" tarafından vuruldu. Ertesi gün onbinler ellerinde "hepimiz Ermeniyiz" dövizleriyle sokağa döküldüler. Hrant Dink'in katili arkada Türk bayraklarıyla pozlar verdi. Sonrasında bir grup "aydın" özür dileme kampanyası başlattılar.

Peki doğru neredeydi?

Geçen hafta içinde Prof. Türkkaya Ataöv Chicago'da bir konuşma yaptı. Yaptığı konuşma Amerika ve Kanada'da yaptığı konuşma serisinin bir ayağı. Salonda büyük çoğunluğu Türk 45e yakın kişi vardı. Konuşma sırasında Ataöv duygularından bahsetmedi. Osmanlı kaynaklarından (ki bu kaynakları çalışmalarında kullanmış) bahsetmedi. Gösterdiği kaynaklar Ermeni, İngiliz ve Fransız kaynaklarıydı. Bu kaynaklarda Ermenilerin 200 bin kişilik ordu kurduğu; Osmanlı ordusu mobilize olurken lojistik hatlarının kesildiği, daha savaşın hemen başında 120 bin sivil Türk'ün Ermeni güçleri tarafından öldürüldüğü, Ermenilerin 1. Dünya Savaşı'nın İngiliz ve Fransız galibiyetiyle sonuçlanmasinda büyük payının olduğu yazıyordu. Ermeniler kendi kaynaklarına göre Osmanlı'ya karşı savaşarak savaşın sonucunu belirlemişlerdi. Elbette 3 saate yakın suren bu konusma çok daha fazla belgeyi ve tezi bizlere gösterdi.

Ben 27 yaşındayım. Hayatımın 23 senesi Türkiye'de, 4 senesi Amerika'da geçti. Üsküdar Amerikan Lisesi ve İTÜ mezunuyum. Güncel konuları ve tarihi ortalama bir insandan daha iyi takip ettiğimi düşünüyorum.

Ben Ataöv'un konuşmasında bahsettiği konuların HİÇBİRİNİ bilmiyordum. Amerika'daki 300 binin üzerindeki Türk de bu konuda yeterli donanıma sahip değil. Türkiye'de müfredatta bu konular kapsanmıyor. Ermeniler tarihi keyfi bir şekilde yazarken biz armut topluyoruz. Her 24 Nisan yaklaşırken sağa sola kızıp, Amerikalılara, Fransızlara ve Ermeni diasporasına küfrediyoruz. Peki onlar ne yapıyorlar? Sürekli milletvekillerini ve senatörleri kendi tezleri ve parasal yardımlarıyla dolduruyorlar. Biz daha kendimiz ne olup bittiğini bilmiyoruz, onlar yerel okul ve kütüphane yönetim kurullarında kendi tezlerini savunan kitapları müfredata sokup bizim tezlerimizi savunan kitaplari yasaklıyorlar. Prof. Ataöv'ün verdiği örnekte olduğu gibi, George Orwell'in 1984'undeki "Doğruluk Bakanlığı" (Ministry of Truth) Ermeni tezlerini doğru kılıp, bizim tezlerimizi ağzımıza tıkıyor.

Eğer Amerika'ya kızacaksanız bir daha düşünün. 1915ten beri burada sadece Ermeni'ler konuşmuş. Türkler cevap vermemiş. Artık Ermeni tezleri o kadar kanıksanmış ki, tez değil "gerçek" olmuşlar. İnsanların bu konudaki genel düşüncesi "soykırım elbette olmuş, artık Türk'ler bunu kabul etsin" şeklinde. Bu sene Obama muhtemelen sözde Ermeni soykırımı tasarısını kabul etmeyecek - çünkü Türkiye Amerika'nın müttefiği. Ancak durum böyle olmamalı. Obama soykırım tasarısını elinin tersiyle reddetmeli, ve bunun sebebi politik çıkarlar veya ince hesaplar olmamalı. Tasarı, bir Ermeni soykırımı olmadığı için reddedilmeli.

Eger özür dileyecekseniz ne için özür dilediğinizi bilin. Ermeni soykırımı olmadı demek faşistlik, Ogün veya Yasin olmak değildir. Ermeni soykırımı olmadı demek Hrant Dink'i vurmak, hoşgörüsüz olmak, geçmişini reddetmek değildir. Ermeni soykırımı oldu veya olmadı demek bizim veya başkalarının duygularına, milli gururuna kalmış bir şey değildir. Ermenilerin bütün kaynakları savaş sırasında yapılan propagandalarken ve bizim tezimizi destekleyen bir sürü ciddi kaynak varken, "soykırım yaptık, özür diliyoruz" demek yanlıştır. Tarihinizi araştırın. Tarihi her zaman kazanan taraf yazar; 1. Dünya Savaşı sonrasında da bu İngiliz ve Fransızlar olmuştur. Başkalarının bize dayattığı tarihi suçlarıyla olduğu gibi kabul edip özür dilemeden önce gerçekleri arayın.

Eğer "bu konuda neden hiç bir şey yapılmıyor" diyecekseniz aynaya bakın. Bu konuda bir şey yapacak kişi sizsiniz. Bu konuyu önce kendiniz araştırın, sonra çevrenizdekileri eğitin. Eğer Amerika'da veya Avrupa'da iseniz, ve bu ülkelerin vatandaşı iseniz sizi temsil edenlerle konuşun. O ülkelerde vergi veriyorsanız sizi dinlemek zorundalar. Ermeni tezlerinin karşısında sizin tezinizi duyurun. Sizi temsil edenlere para desteğinde bulunun - çünkü oyunun kuralı bu.

1990larda sonunda oynadığım ve sevdiğim bir savaş strateji oyununun başında George Orwell'in bir sözü vardı: "He who controls the present, controls the past. He who controls the past, controls the future." Şu ana hükmeden tarihe hükmeder. Tarihe hükmeden, geleceğe hükmeder. Tarihin yanlış yazılmasına izin vermeyin - sonuçta sadece biraz gururunuz kırılacak sanıyorsanız bir daha düşünün. Geleceğinizi kaybetmeyin.'



No comments:

Post a Comment