Wednesday, August 5, 2009

1001 Gece Masalları


Bir varmış, bir yokmuş.. Kadim Abbasi İmparatorluğu'nun başkenti Bağdat'ın dünyanın merkezi olduğu zamanlarda, yani halife Harun El-Reşid'in hüküm sürdüğü devirde, Bağdat'ta Şehriyar adında bir kral yaşarmış. Kral Şehriyar, bir gün güzeller güzeli bir kadınla evlenmiş. Fakat bir gün, güzel karısının onu hizmetçilerinden biriyle aldattığını görünce çılgına dönmüş. Karısını o anda boğazlamış ve ömrünün sonuna kadar bütün kadınlardan intikam almaya yemin etmiş.

Kral Şehriyar ömrünün sonuna kadar bir daha hiç bir kadına güvenmemeye and içmiş. Her gün, eline erkek eli değmemiş bir genç kızla evlenip, o gecenin sabahında onu öldürmeye karar vermiş! Bu dehşet verici karar herkesi çaresizliğe sürüklese de, kral istediğini yapmakta kararlıymış.

Gel zaman, git zaman, aradan üç yıl geçtikten sonra, bir gün kralın yaşlı veziri kralın karşısına dikilmiş. Demiş ki: 'Sultanım, memleketin neredeyse bütün genç kızları öldürüldü, ölmeyenler ise başka memleketlere kaçtı. Artık evlenebileceğiniz hiç bir genç kız kalmadı!'

Bunun üzerine vezire dönüp sormuş Kral: 'Vezirim, ya senin dünyalar tatlısı, akıllı mı akıllı iki kızın Şehrazad ve Dünyazad?'

Vezirin beti benzi atmış! 'Aman kralım, yapmayın etmeyin, ben bir yaşlı adamım, bu dünyada tek hazinem kızlarım.. Size yalvarırım onları da kurban etmeyin..' diye ne kadar diller dökse, yalvarıp yakarsa da Şehriyar'ı kararından vazgeçirememiş. Şehriyar, yaşlı vezirin büyük kızı Şehrazad'ı düğünlerle derneklerle gelini yapmış. Şehrazad ise kaderine dünden razıymış. Ancak tek şartı, küçük kızkardeşi Dünyazad'ın da o gece onlarla saraya gelmesiymiş.




Kral Şehriyar, her zaman yaptığı gibi, evlendiği gecenin sabahına doğru eline keskin mi keskin, parıl parıl parlayan hançerini almış ve
Şehrazad'ın incecik boynuna dayamış. Tam kesmek üzereyken, odanın köşesinden 'Abla, abla, ben senin o güzel hikayelerin olmadan nasıl yaşarım?' diye ağlayan bir ses duyulmuş. Küçük Dünyazad'ın sesiymiş bu. Kral 'Neden bahsediyor bu kız?' diye sormuş, Şehrazad da 'Kızkardeşime yıllardır hikayeler anlatır dururum. İzin verin sultanım, size bir hikaye anlatayım..' diye yakarmış acımasız Şehriyar'a..

Kralın merakı, intikam isteğini yenmiş. İzin vermiş Şehrazad'a. Şehrazad da, içinde nice kahramanlıkların, aşkların, hilelerin, yalanların, cesaret ve korkaklıkların olduğu hikayeler anlatmaya başlamış Kral'a. Ama güzel olduğu kadar da akıllı olan Şehrazad, tam gün ışırken, hikayesini en heyecanlı yerinde bırakmış. Böylece merak içinde kalan Şehriyar, Şehrazad'ın bir gün daha yaşayıp hikayeyi bitirmesine izin vermek zorunda kalmış.

Günler günlere eklenmiş, aylar yıllara.. Tam 1001 gece boyunca Şehrazad bu masalları anlatmış. Hikayelerin gücüyle Kral Şehriyar, güvensizliğini yenmiş, insanlığa küsmeyi bırakmış, sevgiyi ve güvenmeyi öğrenmiş. Şehrazad'a aşık olan Kral, sonunda onu serbest bırakıp eğer isterse babasına geri dönebileceğini söylemiş. Ama Şehrazad, 'Sizi bırakamam Kral'ım' diye cevap vermiş. Bir işaretiyle kızkardeşi Dünyazad, yüzleri aydan parlak, saçları ipek gibi yumuşak üç küçük çocuk getirmiş odaya. Bunlar, Kral Şehriyar'ın o güne dek hiç görmediği çocuklarıymış.

Çocuklarını gören Kral Şehriyar sevinçten deliye dönmüş. Hikayelerin gücüyle hayata geri dönen Kral, o günden itibaren gerçek mutluluğu bulmuş. Güzel Dünyazad da Kral'ın erkek kardeşi Şahzaman'la evlenmiş. Dördü de, ölüm onları başka dünyalara götürene dek, mutluluk ve huzur içinde yaşamışlar.

Gökten üç elma düşmüş: Biri Şehrazad'ın başına, biri Dünyazad'ın başına, biri de blog'umu okuyan bütün güzel ve akıllı kadınların başına... :)






Ek bilgi: 1- Chicago'da şu sıralar 'Looking Glass' tiyatrosunda oynanan enfes '1001 gece masalları' oyununun sayfasını incelemek isterseniz buraya.
2- Rimsky - Korsakov'un 'Şehrazad' bestesini, Berlin Senfoni Orkestrası'ndan dinlemek isterseniz şuraya.


No comments:

Post a Comment