Thursday, May 15, 2014

Soma için.


'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin 
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. 
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; 
-bir ceset gibi- gömülü kalbim. 
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? 
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, 
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, 
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.' 


Konstantin Kavafis



Her gün kızımı okula bırakırken ve aldıktan sonra Calvary Cemetery'nin önünden geçiyoruz.. Bir keresinde kızım, 'Aaa anne bak, park!' dedi. 'Hayır kızım, orası mezarlık' diye cevap verdim. 'O ne?' dedi, 'İnsanlar bu dünyadan gittiğinde oraya giderler bir tanem..' dedim. 'Öyle mi..' dedi, sustu..

Şimdi ben, babalarını kaybeden o çocukların annelerinin onlara ölümü nasıl anlatacağını düşünüyorum.. Yutkunamıyorum.. Nefes alamıyorum..

İki gündür, baktığım her yer karanlık.. Facebook'ta bir şeyler paylaşıyor, sonra hemen siliyorum.. Her paylaştığım şey, vicdanımı rahatlatmak için yapılmış yüzeysel bir 'hassasiyet gösterisi' gibi geliyor bir süre sonra.. Sahte, yapay.. 'Bakın ne kadar da üzülüyorum' demek ister gibi, başkalarıyla üzüntümü yarıştırır gibi bir gösteri hali. Soma'yla ilgili konuşunca, oraya para gönderince kendi vicdanımızı rahatlatacağız, 'elimizden geleni yaptık' diyeceğiz sanki. Peki ya o giden yaşamlar? 'Şehit oldular' deyince kutsal anlamlar mı kazanıyor anlamsız ölümler?

Susmak, kapatmak istiyorum kendimi, aklımı. Onu da beceremiyorum. Bir şekilde içimde büyüyen acı ve öfkeyi paylaşmam lazım, paylaşmazsam delireceğim gibi geliyor.

Yapabileceğim tek şey yazmak şu anda. Hiç kimseye yararı dokunamayacak, ancak şu hissettiklerimi kayıt altına almaya yarayacak bu yazıyı yazıyorum. Kendime not olsun diye. Dönüp okuyayım, hatırlayayım diye. Hani en büyük derdimin 'Iphone 5 mi alsam, Samsung S5 mi?' diye düşünmek olduğu, beni kendimden utandıran o anlarda. Özellikle o anlarda.

İki gündür, nereye baksam karanlık. Baharda coşmuş, pembe çiçekleri bütün dallarını kaplamış bir ağaca boş boş bakıyorum. Neşesi bana haksızlık gibi geliyor. Çünkü ben nereye baksam, ölümü görüyorum.

Kızımı almaya gittiğim okulda çocuklar melekler kadar saf ve naif, bahçede oynuyor, çığlıklar atıyorlar.. Kızıma uzaktan bakıyorum. Gülümseyerek kum havuzunda oynuyor. Bizden okyanuslar uzaklığında bir ülkede, annesinin anavatanında kendi gibi yüzlerce çocuğun bir gecede babasız kaldığını bilmeden.. 11 senedir uzağında kaldığım, yüreğimin bir kısmını bıraktığım o ülkede.. Her gittiğimde biraz daha yabancılaştığımı hissettiğim, artık bıraktığım yer olmayan o ülkede. İnsanların gözümün içine bakıp 'Ne zaman dönüyorsunuz?' diye sorduğunda, yargılayıcı bakışlarından kaçırmaya çalışarak gözlerimi, 'Şimdilik bilmiyoruz' diye cevap verdiğim yıllarca.. Ve yıllardan beri ilk kez, içim kan ağlayarak hiç dönemeyebileceğimi farkettiren, hep deliler gibi özlediğim, o yalnız ve güzel ülkede. Anavatanımda.

Anavatanımdan binlerce kilometre uzaktayım ya, bir şey yazsam, söylesem, 'Yorum yapmaya hakkım yok'. Benim 'tuzum kuru' nasılsa, yurtdışında yaşıyorum, ülkemi terketmişim, kaçıp kendimi kurtarmışım, uzaktan maval okumak kolaymış, kolaysa gel burada yaşa ve savaş diyorlar, suçlayan gözler, sözlerle. Bilmiyorlar ki ben uzakta olmanın bedelini sevdiklerimden uzak kaldığım her gün ödüyorum. Ve uzaktan, çok uzaktan seyretmeye mahkum olduğum her felakette.

'Oradan nasıl görünüyor gerçekler bilmiyorum ama...' diye başlıyor bana yöneltilen sorular. Yine suçlayıcı, yine yargılayıcı tavırlar.

'Uzaklardan konuşmaya hakkım yok' benim.. Susuyorum.

Nereye baksam ölümü görüyorum. Derin nefesler almak haram. Yutkunmak haram. Ne söylesem boş, ne yazsam anlamsız geliyor.

İçim kapkara, düşüncelerim, yüreğim. Rüzgar o uzaktaki özlediğim ülkeden, kapkara efkar bulutları getiriyor, yüreğimin içine doğru üflüyor. İçimin boşlukları üşüyor. Söyleyeceğim, yazacağım bütün kelimeler, gelip boğazıma, orada tıkanıp kalıyor.





3 comments:

  1. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  2. Evet Esracim, beni de cok etkiledi bu olay. Bir de karanliktan, yer altinda kalkmaktan cok korkan ben (yer alti sehirlerine turistik ziyaret icin bile zor girerim) o insanlarin orada kaldigini, kacamadiklarini dusununce cok kotu oluyorum...Ne kadar zor hayatlar varmis. Bir daha hic hayatimdan sikayet etmiyecegim diyorum ama yine de sozumu cok tutamam herhalde...Allah geride kalanlara yardim etsin..

    ReplyDelete
  3. Teşekkürler Handecim yorumuna. Evet. Çok korkunç bir ölüm. Ve kelimeler yetersiz kalıyor.

    ReplyDelete