Saturday, April 7, 2007

Neden doktora?




Bence her insan, hayatının her döneminde arada bir yaşamında nerede olduğunu, hangi kararları almış olduğunu ve bu kararların ne gibi sonuçlar doğuracağını sorgulamalı. Bazen kendimizi hayatın temposuna ve günlük olayların akışına o denli kaptırıyoruz ki, hayatımızın içinde bulunduğumuz evresinin ve tam olarak nerede durduğumuzun farkında bile olmuyoruz. Kendi kendimize 'Şu anda hayatımda neredeyim?' ve 'Neden bu yolu seçtim?' gibi sorular sormanın ve cevaplarını vermeye çalışmanın çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Hem geldiğimiz yola dönüp bir bakmak, hem de önümüzde uzanan yolu gözden geçirmek için.

Çoğu insanın seçmediği bir yolu seçtim ben. Bunun farkındayım, ve hem çok sayıda zorluğu, hem de çok keyifli yönleri olan bu yolculukta geriye dönüp baktığımda bu seçimi yapmamda etkili olan bir çok faktör görüyorum. İnsanlar bana 'Neden doktora?' diye sorduğunda aklıma bir çok cevap geliyor, bunların bazılarını paylaşmak istedim. Bu kadar uzun sürecek olan bir yola girmem, insanları genelde şaşırtıyor çünkü.


Doktorayı seçtim çünkü Amerikalıların deyimiyle 'mediocre' yani vasat bir yaşam istemedim ben. Kendi varlığımın bilincine vardığım andan itibaren, uzaklara gitme, yeni şeyler öğrenme, yeni insanlar tanıma isteğiyle yanıp tutuşan biriydim, ve içimde bir his hep bana bunun için uzaklara gitmem gerekebileceğini söylüyordu. Önüme sunulan 'normal' yaşam tarzını reddettim. Lise ve üniversiteyi bitirip kendi şehrimde ortalama bir maaşla artık yorulana ve çalışamayacak hale gelene kadar çalışıp sonra da ölmek istemedim. Hayatı boyunca dört köşe, küçücük bir ofiste sabah 9 - akşam 5 çalışıp artık bir süre sonra duygularını ve yaşama sevinçlerini yitiren 'plaza insanları'ndan olmak istemedim. Gerçekten sevdiğim ve yaparken içimde coşku ve tutku hissettiğim bir mesleği icra etmek istedim. Her meslek gibi elbette bir çok zorluğu olan, ancak bu zorluklarına seve seve katlanabileceğim, beni mutlu eden bir mesleğim olsun istedim.

Doktorayı seçtim çünkü bilginin güç olduğunu gördüm. Bilgiyi elde etmenin, sürekli öğrenip kendini geliştirmenin, hiç bitmeyen bir eğitim serüveninde baş oyuncu olmanın çok para kazanmaktan çok daha önemli ve onurlu olduğunu gördüm. Para kazanma ve biriktirme hırsının sonunun olmadığını, ancak bu dünyadan göçtüğümüzde bizden geriye (çocuklarımız dışında) insanlığın bilgi denizine kattıklarımızdan başka hiç ama hiç bir şeyin kalmadığını gördüm. Para, mal, mülk, araba, ev...vesaire gibi dünyada sahip olduklarımızın hiçbirinin ismimizi ölümsüzleştirmeye yaramadıklarını gördüm. Bütün bunların tam aksine, yazdığımız bir kaç satırın dahi belki de bizden 3-4 kuşak sonrakilerce okunma olasılığının olduğunu farkettim. Bunu farkettiğimde ölümsüzleşmenin belki de tek yolunun öğrenip öğrendiklerimi paylaşmak olduğunu anladım.

Doktorayı seçtim çünkü okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Gerek bu dünyada yaşamış dehaların yazdıklarını ve benimle paylaşmak istemiş oldukları herşeyi okumaktan, gerekse kendi izlenimlerimi, yaşamımı, öğrendiklerimi ve onlar hakkındaki yorumlarımı...kısacası aklımdan geçen herşeyi yazmaktan büyük keyif alıyorum. Kitapların sihirli dünyasıyla tanıştığım günden beri sayfa üzerine kaydedilmiş harfler, kelimeler, cümleler, paragraflar büyülüyor beni. Ne kadar çok okursam o kadar az şey bildiğimi farketsem dahi bu macerada küçük de olsa adımlar atmaktan hoşlanıyorum. Her gün yeni bir şey öğrenmek, başka hiç kimseyle değil ama sadece kendimle yarışmak, yeni diller, yeni kültürlerle tanışmak, ruhumu besliyor ve beni büyütüyor. Öğrendikçe kendimi ve dünyayı daha iyi anladığımı, tanıdığımı, hatta yepyeni dünyalar keşfettiğimi farkediyorum.

Doktorayı seçtim çünkü 'hiyerarşi'yi sevmiyorum. Katı 'rütbe' ya da 'kıdem' sistemlerinde yer almayı, birbirinin 'ast' ve 'üst'ü olmayı gerektiren devlet memurluklarında çalışmayı, devasa bir sistemin küçücük bir parçası olmayı istemedim. Başımda bana ne yapmam gerektiğini söyleyen bir patron olmadan, kendim de kimseye emirler vermek zorunda da kalmadan, nispeten özgürce düşünebilmek, okuyabilmek ve yazabilmek, düşündüklerimi dilediğimce paylaşabilmek istedim insanlıkla. Bir ülkeye bağlı kalmak değil, bir 'dünya vatandaşı' olmak istedim, sürekli hareket halinde olabilmek, bildiklerimi ve öğrendiklerimi mümkün olduğu kadar çok sayıda insanla paylaşabilmek istedim. Bunun için de mümkün olduğu kadar çok sayıda insanın dillerini konuşabileyim, okuyabileyim ve yazabileyim istedim.


Doktorayı seçtim çünkü dünyayı değiştirmek istedim. İnsanlığa bir yararım olsun istedim, onun bugüne dek oluşturduğu büyük bilgi havuzuna küçücük bir damla da olsa eşi ve benzeri olmayan bir katkım olsun istedim. Bu yolu seçtim çünkü çalışarak ve azmederek gerek kendi ülkemdeki, gerekse bütün dünyadaki insanların yaşamlarını belki biraz olsun kolaylaştırabileceğime, onlar için küçük de olsa güzel ve iyi bir şeyler yapabileceğime inandım.


Bu seçimi yapmamı mümkün kılan bir ailem olduğu için çok şanslıyım. Biliyorum ki benim gibi idealleri, istekleri ve amaçları olan bir çok insan bu amaçlarını gerçekleştirecek imkanları bulamıyor. Kendimi ileriye götürebilmemi, şu ana kadar yaptıklarımı başarabilmemi ailemin bana verdiği o ilk itme gücüne borçluyum. Ve elbette bana her zaman, her şekilde destek olmalarına, yanımda olmalarına. Kendimi onların varlığı sayesinde çok şanslı hissediyorum. Doktorayı seçtim çünkü bu denli şanslı olamayanların yaşamında bir değişiklik yapabilme umuduyla doluyum. Dünyayı biraz olsun değiştirebilme inancıyla yürüyorum.


Doktorayı seçtim çünkü insanları ve insanlığı çok seviyorum. Yaşamımın her evresinde öğrenmek, öğretmek ve birlikte yeni bir şeyler yaratıp geliştirmenin sevincini içimde hissetmek istiyorum. Dünyayı değiştirebilmek istiyorum.

21 comments:

  1. Anonymous7:39 PM

    bir doktorayı sevdim, o beni hiç sevmiyor...

    iyi şanslar, moonshine on you crazy diamond.

    ReplyDelete
  2. :) tesekkurler mrsarkac

    ReplyDelete
  3. Anonymous1:26 PM

    Doktorayı seçtim çünkü 'hiyerarşi'yi sevmiyorum. Katı 'rütbe' ya da 'kıdem' sistemlerinde yer almayı, birbirinin 'ast' ve 'üst'ü olmayı gerektiren devlet memurluklarında çalışmayı, devasa bir sistemin küçücük bir parçası olmayı istemedim.

    demişsiniz ama doktora sonucunda bir şirkette çalışmayacaksanız doktor doçent yar doç profesör gibi hiyerarşi var ki.yani hayattan kaçılmaz ama bunu uygulama biçiminizi cidden takdir ettim.kendimin master planlarını daha da ilerletmeme gibi bir karar almıştım gecen aylarda ales sınavına ilişkin giriş belgesi almıştım iyiki almışım diyorum şimdi.

    ReplyDelete
  4. amarat: yorumlariniz icin cok tesekkurler. evet doktora'da da hiyerarsi var tabii ama diger bazi mesleklere oranla daha az yine de:) Bence de cok dogru bir karar vermissiniz, kutlar ve basarilar dilerim!

    ReplyDelete
  5. gençlerin böyle yazılara ihtiyacı var.

    ReplyDelete
  6. Oncelikle yazinizi keyifle okudugumu soylemek istiyorum. "Neden doktora" sorusuna verilebelecek cevaplari konu butunlugu icinde hos bir uslupla ifade etmissiniz.

    Benim bu konudaki dusuncelerim temel olarak sizin yorumlarinizi paylasmakla birlikte biraz daha farkli.

    Evet doktora yaparak hayati ve insalari, hem gecmiste yasayanlari hem gunumuzdekileri tanima, tanidikca kainati daha iyi anlama, nasil bir boyutta yasiyoruz, butun bunlari tum renkleri ile kesfetmek cok daha mumkun ve keyifli.

    Ben mesela fizik ve muhendislik doktorasi yapan birisi olarak hayati sorguluyorum, biz nerde yasiyoruz, neden variz, hayatimizi anlamli kilan sey nedir, sonra olum var kimse inkar edemez ve engel olamaz, sonra... sonrasi inanc meselersi, bazilari icin dunyadaki yaptiklarinin hesabini verme ve neticede cennete veya cehenemme gitme gibi. bazilari icin belirsizlik, bazilari icinse dusunulmekten surekli kacinilan ve hayati oldugu gibi gidisatina birakmayi daha kolay goren bir olgu. Konu ile ne alakasi var diyebilirsiniz ama sorunun tam ortsinda

    Madem insanin sinirli bir omru var, bu zaman suresi icinde bize asil kazandiracak olan nedir? Doktora yaparak hayati tanimaktan elde edilmesi beklenilen kazanc ne olmalidir, sizin dediginiz gibi dusuncelerimizi ve urettiklerimizi gelecek nesillerle paylasabilecegimiz eserler birakarak olumsuz olmakmi? Dunyayi etkileyecek yeni seyler kesfetmekmi ki bu hic kolay bisey degil. Asil motivasyon nedir? Pek coklarinin oldugu gibi egolarimizi tatmin etmekmi, bilgi seviyemiz ve bulundugumuz konumitibari ile etrafimizdakilerden daha ustun oldugumuzu vurgulama icgudusumu?

    Yani amerikada dedikleri gibi 'asil itici guc' governin dynamics nedir?

    Filozoflarin yillarca cevap aradigi ve varligin anlamini ve mutlak gercekligin ne oldugu sorusunu ben kendime surekli soruyorum, doktora ve bana kazandirdigi sizin de bahsettiginiz hayati ve kainati tanima imkani ile beni buna ulastirabilecekmi diye dusunuyorum. Daha oncekilerin hayatlarini da inceleyip bu soruya verdikleri cevaplari karsilastirdigimda karsima hep ayni sonuc cikiyor. Varolmamizin ve hayati anlamli kilan sey, Allahi ve onun yarattiklarini anlama ve anlatma. Kainat Allahin tum sifatlari ile tecilli ettigi bir renkler butunu. Okudukca, gordukce, arastirdikca, baktikca, dinladikce bu renklerin farkina variyor her buldugumuz, okudugumuz anladigimiz sey bize kainatin yeni bir rengini gosteriyor ki etkilenmemek, buyulenmemek mumkun degil. Doktora bunlari gorebilmek icin gercekten en optimum arac cunku surekli okuma, arastirma, ogrenme ve kendinizi gelistirme gereksinimi var. Ve bu guzellikleri gorup buyulenen ve etkilenen insanlar bunu hep baskalarinada anlatmak ister,ve istiyor. Bu tecrubelerim beni kutsal kitaplarda insanin var olma sebebi olarak anlatilan Allahi tanima, zatiyla ve sifatlari ile tanima ve tanitma tanimi ile de ortustugunu gordukten sonra hayatta nasil bir yol secmem ve bu sinirli omru nasil degerlendirmem konusunda daha net fikirlerim var,hayatima aktaracak ve pratikte yasayacak iradem ve cesaretim yeterli olmasa bile....

    ReplyDelete
  7. Anonymous1:09 AM

    Üniversite 1.sınıfta karar vermiştim bende akademik kariyer yapmaya. Yolun başlabgıcında çok heyecan vardı içimde. Ama zamanla o heyecan ve sevinci çok sevgili(!) hocalarım sayesinde tükendi. Yüksek lisans tezimi savunurken oğlum karnımdaydı. Hemde doğuma 1 hafta kala. Doktorayı çok istememe rağmen yine sevgili hocalarım sayesinde gerçekleştiremedim. Şimdi ise anneliği, duygularım tavan yapmış durumda yaşıyorum. Annelik hiçbir şeye değişilmeyecek kadar yüce bir duygu. DOktora yapmak ise başka bir bölümde tekrar yapmayı düşünüyorum. Yazınız çok beğendim çok akıcı, ellerinize yüreğinize sağlık.

    ReplyDelete
  8. Anonymous8:02 AM

    tüm düşüncelerinize katılmakla beraber, resmi dille nasıl bir kompozisyon yazmam gerektiğini hala bilmiyorum. benide çok ezik bırakanlar oldu. zorladılar yılmadım. 20 gün önce mezun oldum(masterdan) ve şimdi yeni bir yazı daha telaşla geçiriyorum. aynen yüksek lisans yılında yaşadığım heyecanı yaşıyorum. umarım şu kompozisyonu bitirip heyecanla başladığım bu serüvende yeni maceralara yol açarım. olur olmaz yine size yazıcam. umudum master yaptığım üniversiteden. dualarınızı ve neden doktora adlı resmi dilli kompozisyon örneklerinizi bekliyorum. burcucelebioglu@gmail.com

    ReplyDelete
  9. Sizi kutluyorum. Yazınızı hayranlıkla okudum. İnsanlık sizler gibi bıkmadan usanmadan çalışan özverili insanların çabalarıyla yükseliyor. Keşke çok daha fazla olanak tanınsa bu gençlerimize, kaynak ayrılsa...
    Sevgilerimle...

    ReplyDelete
  10. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  11. super yazi. kesinlikle butun goruslerinize katiliyorum.

    ReplyDelete
  12. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  13. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  14. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  15. This comment has been removed by a blog administrator.

    ReplyDelete
  16. Yazinizi okudum ve bir doktora ögrencisi olarak acikcasi bircok yönden katilmiyorum. Izninizle asagida siraliyorum:

    1. Doktora yapan kisinin 'vasat'tan daha iyi bir yasam saglama garantisi yoktur. Yeni seyler ögrenmek, uzaklara gitmek, yeni insanlarla tanismak icin doktora yapmaya gerek yoktur. Doktora denen sürecte makale yayimlayip konferanslara gidebilir, burada yeni insanlarla tanisir, yeni yerler görebilirsiniz, dogru. Fakat bunlarin olmadigi süre boyunca Amerikalilarin 'micro-climate' diye tabir ettikleri ufak cevrenizde ikamet eder, calisirsiniz. Ki bircok kisiye göre bu da 'vasat' bir yasam bicimidir. Keza özel sektörde calisanlar da gayet güzel is seyahatlerine cikip, bu nimetlerden faydalanabilirler.
    2. Doktora, 'normal' yasam bicimine karsi bir baskaldiris olmamali. Doktora yapan kisi de bircok kurallara uymak zorundadir. Üstelik doktora sonrasi yapabilecekleri de nispeten kisitlidir. 'Normal' diye tabir ettigimiz sey insanlarin genel davranislarindan olustuguna göre, doktora yapmakta olanlarin ve doktorayi bitirenlerin izledikleri de kendi iclerinde ziyadesiyle normal bir yoldur. Doktorayi bitirip cobanlik yapmaya aykiri derim, yoksa üniversitede hocalik veya bir arastirma merkezinde arastirmaci olmak da gayet 'normal' bir yoldur.
    3. Doktora yolunda yapacaginiz isler de gayet rutin olabilir. Makale yazarsiniz, o makale cikasiya kadar revizyonlardan gecer. Siz bu arada sinav kagidi okumak, ders vermek gibi asistanlik görevlerinizi yerine getirirsiniz. 3-4 senenizi bu sekilde gecirirken plaza insanindan farkiniz kalmayabilir.

    ReplyDelete
  17. 4. Doktora yaparken normalden daha cok calisip, normalden daha az ücret alirsiniz. Evet, istediginiz seyi yapiyorsunuzdur ama bir yandan da isteyip de yapamadiginiz bircok sey vardir. Aksamlariniz, haftasonlariniz size ait degildir. Oysa insanin kendini gelistirmesi icin serbest zamana ihtiyaci vardir. Kitap, sinema, spor, müzik. Hem doktora yapip, hem de bunlara zaman buluyorsaniz, muhtemelen bir sevgiliniz ya da hayat arkadasiniz yoktur. Ki bu da bir eksikliktir. Istisnalar kaideyi bozmaz, hatta bir Ingiliz atasözüne göre kaideyi destekleyicidir. Zaten adi üstünde: istisna. :)
    5. Bilgi güctür, dogru. Ama tek güc kaynagi degildir. Tecrübe de güctür. Ben bilgisayar bilimlerinde doktora yapiyorum ama bir bilgisayar tamir edemem. Elektronik mühendisligini bitirdim ama elektronik saat nasil calisir, zerre fikrim yok. Aptal oldugumdan veya ögrenmeyi sevmedigimden degil bu. Bu daha cok doktoranin bilgide derinlik kazandirmasindan dolayi. Ingilizce'de 'breadth-depth' diye tabir edilen durum bu. Bir tekniker benden daha iyisini bilir, cünkü tecrübelidir. Bense daha dar bir alanda, daha derin bilgiye sahibim. Hangimizin daha güclü oldugu tartisilir.
    6. Bilgi denen gücü elde etmek icin doktora sart degildir. Ilk gereken meraktir. Araba kullanan bir insan 'Bu motor calisiyor, benzin alip egzoz gazi cikariyor ve arabayi hareket ettiriyor. Peki bu nasil oluyor?' sorusunu veya bir restoranda yemek yerken 'Acaba dünyada ilk restoran ne zaman acilmistir?' sorusunu soruyorsa gereken meraka sahiptir. Bu bilgiyi edinmek icin de doktoraya gerek yoktur. 21. yüzyilda, derin devlet sirlari disinda insanin erisemeyecegi bir bilgi yok. O yüzden bilgiye acsaniz, okuyun. Akademi bu konuda umdugunuzu vermeyebilir, gercekten.
    7. Bilimsel yayim yapmak ismimizi ölümlestirmenin tek yolu degildir. Dünyanin en zengin ilk 10'unda sadece 1 kisinin üniversite mezunu oldugunu hatirlatirim. Burada zenginligi basari ölcüsü olarak aldigim sanilmasin. Sadece bu insanlari zengin eden müthis yenilikleri ve bu yenilikleri getirmek icin birakin doktorayi, üniversite diplomasina bile gerek olmadigini belirtmek istiyorum. Bu insanlar göcüp gittiklerinde silinip gitmeyecekler, orasi kesin.

    ReplyDelete
  18. 8. Bilimsel ve teknik gelismeler sadece akademiler, doktoralilar tarafindan yapilmiyor. Sirketlerdeki mühendisler, teknikerler de gayet güzel islere imza atiyorlar. Zaten gidisata baktiginizda teknoloji alaninda sirketlerin kontrolü ele aldigini görürsünüz. Eskiden akademisyenler programlama dilleri icat ederlerdi, bunlari sirketler kullanirdi. Artik durum tersine döndü. Apple yeni iOS cikariyor, bunun dersi üniversitelerde veriliyor. Bu dersi alan ögrenci Apple'in isine yarayan bir adama dönüsüyor. Kisacasi üniversite bilim üretmekten ziyade piyasaya adam yetistiriyor.
    9. Okumak ve yazmak da güzel seyler ama is bilimsel yayima gelince orada da sorun var: Sirf atif almak icin yapilan katakullileri biliyoruz. Kendi makalesine atif aldirmak icin incelemeye aldigi makalenin yazarina “Su makaledeki su kisimla karsilastirma yapin.” diye buyuran hakem mesela. Evet, okuyorsunuz güzel ama bunlari da okuyorsunuz. Yaziyorsunuz, daha da güzel ama orada da makalenizi kabul ettirmek icin türlü parametre devreye giriyor. Beraber calistiginiz hocanin o yayimci tarafindan bilinmesi, daha önce orada yayim yapmis olmasi, hatta o yayim organindaki hakemlerden biri olmasi.
    10. Daha da kötüsü 'cöp makale' sayisi. Dünyadaki makalelerin yarisindan fazlasinin 1 kere bile atif almadigini biliyor musunuz? Su anda senede yanlis bilmiyorsam 2 milyon makale yayimlaniyor.
    11. Maalesef insanin oldugu her yerde politika, hasetlik ve cirkeflik var. Kötümser olarak görmeyin beni ama bu böyle. Gene Ingilizce'de 'publish or perish' diye tabir edilen, yani 'yayimla ya da silin' baskisi var akademide. Bir akademisyenin arastirma yapabilmesi icin fon bulmasi lazim. Fon buldugunda doktora ögrencisine ödenek saglayip, bir sürü doktora ögrencisi almasi lazim. Bu doktora ögrencilerine de kendi ölcüsünde baski uygulayarak yayimlik malzeme cikarttirmasi lazim. Sonra da bunlari yayimlayarak yeni fonlara yol acmasi lazim. Bu döngü böylece devam etmekte. Bir hocanin altinda 3-4 post-doc, daha da altta 10-15 doktora ögrencisi oldugunu görüyoruz. Peki sorarim, bu mudur etik olan? Kendi kendisini besleyen cirkin bir döngü bu.
    12. Yazinizin bir yerinde 'hiyerarsi' sözü geciyordu, yukaridaki örnek size hiyerarsinin alasi. Doktorayi bitirene kadar hocayla evlenirsiniz. Hocaniz kocanizdir. Cok sefkatli, bilgili, yardimsever ve anlayisli olabilecegi gibi ickici, dayakci ve mütemadiyen asagilayici birisi de olabilir. Is hayatinda da patronunuz böyle olabilir ama is degistirebilirsiniz. Doktora hocanizi degistirmeniz ise cok zordur. Üstelik is degistirdiginizde kaybiniz cok olmaz, cünkü en azindan is tecrübesi edinmissinizdir. Oysa ki doktorayi yüzde 99'da biraktiginizda yaklasik 4 yil kaybetmissinizdir, herhangi bir kazanc edinmeden. Doktora hocaniz gayet kati prensiplere sahip olabilir, yaptiginiz isi sorgulayabilir, size o doktoranin nimeti olarak sunulan 'özgürlük'ten tattirmayabilir. Is hayatinda da tam tersine sorumluluklar alabileceginiz, kararlariniza saygi duyulan ve basarili oldugunuz takdirde bir sekilde ödüllendirildiginiz bir pozisyonda calisabilirsiniz.

    ReplyDelete
  19. 13. Dünya vatandasi olmak icin de doktora yapmaya gerek yoktur. Evet, doktora sahibi olursaniz vize islemleriniz kolaylasir. Ama dünya vatandasliginin yolu acik fikirli olmak, baskalarinin fikirlerine saygi duyabilmekten gecer. Öyle doktora ögrencileri gördüm ki, akademide cok basarili ve baskalarinin inanclarina, fikirlerine zerre saygisi olmayan. Ve gene öyle adamlar gördüm ki, 'plaza insani' olup da cok acik fikirli ve özgür düsünebilen.
    14. Dünyayi degistirmek icin de doktora yapmaya gerek yoktur. Catilarimizdaki günes enerjisi sistemlerini Isvicreli bilimadamlari icat etmediler. Mimar Sinan'in doktorasi yoktu. Florance Nightingale bir hemsireydi. Dünyayi degistirmek icin gerekenler istek, azim, yetenek ve dogru zamanda dogru yerde olmaktir. 'Olabilmektir' degil, 'olmaktir' diyorum cünkü bu cok büyük bir oranda sizin kontrolünüz disindadir. Söyle düsünün: Albert Einstein olmasaydi, genel görelilik kanununu insanoglu ne kadar gecikmeyle bulurdu? Elbet bir baska dogru zamanda-dogru yerde olan istekli, azimli ve yetenekli biri bulacakti ve bu baska zaman büyük ihtimalle cok da gec olmayacakti.
    15. 'Ne adam gördüm üstünde elbise yok, ne elbiseler gördüm icinde adam yok.' sözünü akademiye uyarlayabiliriz. Bir sekilde, es kaza akademik kadroya kapagi atmis, dogru dürüst bir calisma yapmayan, yapsa da orjinallige önem vermeyen bircok akademisyen oldugu gibi yasadiklari köylerde bir seyleri kendi capinda iyilestirmeye calisan vatandaslarimiz da var. Bu yüzden lütfen her doktora sahibine 'Helal olsun.' diye yaklasmayin. Beklentilerinizde cok yanilabilirsiniz.

    Cok uzun bir yazi oldu, kusura bakmayin. Yurtdisinda yüksek lisansini bitirmis, simdi de doktora yapan birisi olarak kendi görüslerimi dile getirmeye calistim. Sizin icin itici güc olan duygulari, düsünceleri takdir ediyorum. Idealist yapiniza ise sonsuz bir saygim var. Fakat bunlarin 'Neden doktora?' sorusuna cevap olmasindan ziyade meslegi, yasi, cinsiyeti ne olursa olsun herkeste olmasi gereken erdemler olmasi gerektigini düsünüyorum. Bu yüzden doktoradan beklentilerin gercekci bir yaklasimla incelenmesi fikrindeyim.

    Doktora yapin. Icinizden geliyorsa yapin. Ama negatif yönlerini bilip öyle yapin. Hele yurtdisinda yapiyorsaniz aileden, arkadaslardan uzakligi da hesaba katin. Yildizlari hedef alin ama ulasamadiginizda sacinizi basinizi yolmayin. Bunun yerine 'En azindan x kadar yaklastim.' diyebilenlerden olun.

    Hele akademisyen olacaksiniz diger zorluklari da hesaba katin. Kadro acilmamasi durumunda istememenize ragmen ya yurtdisinda yillarca kalma gereksinimini ya da kadro acilana kadar kadrosuz olarak ögretim görevlisi olmayi göze alin. Kadroyu bulsaniz da mutluluk garanti degil, bunu da bilin.

    Bence en önemlisi doktorayi kurtarici olarak görmeyin. Cok ulu bir erdem olarak da görmeyin. Tercih meselesidir, yaparsaniz eyvallah. Ama cevrenizde her zaman sizden daha iyilerin oldugunu bilin. Sabah ekmeginizi aldiginiz bakkal, tras oldugunuz berber, ilkokul ögretmeniniz en az sizin kadar degerlidir bu insan toplulugunda. Onlar da özverilidirler, farkinda olmadan insanligin yükselisine katkida bulunuyorlardir.

    Doktora yapin. Eger sizin icin insanliga katki saglamanin yolu bu ise kesinlikle yapin. Tüm eforunuzu da buna sarfedin. Bana kalirsa doktora mükemmel bir deneyim. Her tercih gibi onun da kendi icinde zorluklari ve ters taraflari var. Zaten olmasaydi secenekten ziyade herkesin gittigi bir yol olurdu, degil mi?

    ReplyDelete
  20. Olaylara farklı bakış açılarından bakmaktan güzel şeyler doğar bir kez daha öğrenmiş olduk:)

    ReplyDelete
  21. Anonymous2:47 AM

    Arkadaslar doktora icin sunulan anti-tez'e katiliyorum.
    Ozellikle Amerika'da doktora'nin ne kadar cool gozuksede aslinda o kadarda zor oldugunu vurgulamak isterim.
    Bence doktora'yi diger egitim asamalarindan daha zor yapan sey yasimiz.
    doktora'ya kadar daha conventional bir hayatimiz var, ailemizin yaninda memleketimizde ve zorlugu olmayan, sorumlulugu daha az olan bir hayat. Harcliginizi bile aileniz karsiliyor.
    Ama doktoraya 25 yasinda basladiginizi dusunun.
    Evli olabilirsiniz!
    Cocugunuz olabilir (eyvah yandiniz).
    Gurbette olma ihtimaliniz yuksek.
    Cok dusuk bir maasa talim , Amerika'da 1400$ tam asistanlik maasi, kiralar 1000$ siz dusunun artik.
    Gercekten doktorayi zorlastiran doktora degil, bu faktorler bence.
    Ornegin, Turkiye'de kalip calisirken hafif tempo olarak yapilmasinin insani daha az yipratacagini dusunuyorum.
    Cunku bu hem sizi finansal olarak daha iyi bir konumda tutacaktir, hemde sevdiklerinizden uzaklarda olmayacaksiniz.
    Herkese Basarilar dilerim arkadaslar.

    ReplyDelete