Friday, July 11, 2008
Bir rüya mıydı?
Bir rüya mıydı?
Uçak Atlantik Okyanusunun üzerinde sakin sakin uçuyor. Arkada huzur veren bir motor sesi, ışıklar kapanmış, çoğu insan uykunun tatlı kollarında. Kulağımda Mercan Dede'nin güzel müziği, gözlerimi yumuyorum. Garip bir şekilde kendimi uçakta, karada bir arabanın içinde olduğundan çok daha fazla güvende hissediyorum. Gökyüzünde ya da açık denizde, karada olduğumdan daha huzurlu ve mutlu hissetmemin sebebi nedir acaba?
..............
İstanbul sokaklarında yürüyorum ve gecenin o güzel yaz kokusunu çekiyorum içime. Annem ve babam hemen arkamda. Fenerbahçe sahilindeyiz. Dalyan'a doğru yürüyoruz. Deniz kokusu, gece eğlencesi müzikleri, atılan havai fişeklerin gürültüsü dolduruyor geceyi. Etrafımızda yürüyen aileler.. Kayaların üzerine oturup esen yaz melteminin bizi hafifçe ürpertmesinden hoşlanıyoruz. Birbirimize daha bir sokuluyoruz.
.............
Boğaz'ın güzelliği, gecenin ılık nefesine karışıyor. Dünyaya saydam, kırmızı bir örtünün arkasından bakıyorum. Tek başıma oturuyorum sandalyede, kırmızı bir giysinin içinde. Kırmızı neşenin rengiyse neden hüzün de var içimde? Belki de büyümek bu, tam, saf, katıksız bir mutluluğu hissedememek.. Her zaman, yüzeyin hemen altında ortaya çıkmaya hazır o yemyeşil hüznün olması belki büyümek. Tek başımayım sanki, etrafımda onlarca kız ellerinde mumlarla dönerek hüzünlü şarkılar söylüyor. Biliyorum, annem ve anneannem yakınlarda bir yerde sessizce ağlıyor. Az sonra sevince ve coşkuya dönüşecek bu hüznü tutup, buruk bir meyveyi ısırır gibi saklıyorum içimde. Gözlerime yaşlar geliyor. Nedense bir türlü düşemiyorlar aşağı.
.......................
Baba evinde son gece.. İçimde garip duygular birbirine karışmış. Salonda koltuğun üzerine öylece yatmışım. Kalkmaya mecalim yok sanki. İçerinden, mutfaktan annemle babamın konuşmaları geliyor kulağıma, huzur veriyor bana orada olmaları. Yarın 'gelin' olacağım. Bu evden 'uçup gideceğim' başka bir deyişle. Ama ben zaten uçmuştum bu yuvadan, yıllar önce? Bu uçuş başka mı olacak anne diye sormak istiyorum onlara. Bir şey söyleyemiyor, susuyorum, karanlığa ve mutfaktan gelen ışığa dalıyor gözlerim..
.....................
Ellerimde bembeyaz güller, bembeyaz kıyafetimle bekliyorum, yüreğim bir kuş gibi, uçtu uçacak. Elimde onun eli. Birbirimize bakıyoruz. 'Zaman geldi' diyor birileri, o tanıdık ve güzel müzik başlıyor, Bittersweet symphony.. Kemanlar ve bütün yaylılar yükseliyor, yükseliyor, kreşendoya yaklaştığı zaman heyecanımız da en üst seviyede. Kapılar açılıyor ve bütün sevdiklerimizin, ailelerimizin olduğu o salona adım atıyoruz birlikte. Yüreğim o sırada sanırım çoktan uçup gitmiş bile, artık ne kadar hızlı attığını dahi hissedemiyorum. Müzik gittikçe yükselip daha da güzelleşirken bakıp el sallıyorum, gülümsüyorum onlara. Ve 'evet' diyoruz birlikte. Birlikte geçirilecek bir ömre evet, sevinçlere, gözyaşlarına, mutluluklara, hüzünlere evet.
..................
Bir rüya gibiydi.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
merhaba
ReplyDeleteöncellikle mutluluklar diliyorum :)
sizi takip ediyorum firsat oldukca cok güzel yazilariniz war ama ne yazikki hic yorum olmamasina sasiriyorum basarilarinizin devamini diliyorum ve tesekkür ediyorum bukadar güzel bir türkceyle bir hayati bukadar hos bir sekilde bizimle paylastiginiz icin..
Merhaba lion87, cok tesekkurler yorumlariniz ve guzel dilekleriniz icin. Yorum olsa da olmasa da pek onemli degil aslinda, cunku ne olursa olsun yazi yazmayi cok seviyorum. Yazdiklarimi begendiyseniz ne mutlu bana :)
ReplyDeleteSevgili Gelin,
ReplyDeleteRüya değildi ve çok güzel bir gerçekti hepsi. Mutluluğunuzun ömür boyu sürmesi ile.
Görümce
Cok tesekkurler Pratik Gorumcecim :)
ReplyDelete