Monday, August 25, 2008

Bir koku serüveni

Kendimi bildim bileli güzel kokmak çok mutlu etti beni. Güzel kokulara karşı aşırı bir hassasiyetim ve zaafım vardır, güzel kokan insanlara kendimi daha yakın hissedecek kadar.

Patrick Süskind'in daha sonra filmi de çekilen enfes 'Koku' romanını okuduğumda çok etkilenmiştim. Kokuların ayrı ayrı karakterleri olduğunu, bir insan için ne kadar çok şey ifade edebildiğini bu kitapta okumak büyük keyif vermişti bana.

İnsanın en güçlü hafızası koku hafızasıymış, daha önce de bir yaz gününü bana hangi kokuların hatırlattığını yazmıştım eski bir yazımda. Bence kesinlikle kokuların beynimizdeki anıları inanılmaz ölçüde güçlü bir şekilde canlandırma yeteneği var. Kara Kitap romanında 'Hafıza bir bahçedir' diyor sevgili Orhan Pamuk, onun dediği gibi bir bahçeyse eğer hafızamız, anılarımız da güzel kokulu çiçekler ya da kötü kokulu ısırgan otlarıdır belki de?

Kendimi bildim bileli beni etkileyen, anılarımı içine sakladığım kokuların serüveni, işte karşınızda:


Boğaziçi Kolonya: Kendimi bildim bileli beynimde kazılı duran bu kutu, bu koku, bu renkler bana çocukluğumu hatırlatır hep. Annemin eczanesinde duran kocaman yuvarlak kolonya kavanozu, hasta evlerinde başucunda duran demirbaş eşya. Ya da misafirliklerde, bayram sabahlarında avuca serpilen, sonra belki yüze ve saçlara sürülen limon kokulu ferahlık. Kültürümüzün belli başlı parçalarından biri. Başka hiç bir ülkede görmediğim bir fenomen!


Johnson's baby kolonyasının mavisi (Soft): Küçüklüğümden ilkgençliğime dek kullandığım bu saf, masum koku bana çocukluğumu hatırlatıyor. O kadar tanıdık bir kokusu vardır ki şimdi bile koklasam sanki 8 yaşıma geri dönerim o anda, okuldan yeni gelmişimdir eve, yıkanmışımdır belki ve koltuğun üzerinde annemin ütü yapmasını izliyorumdur. Eve dönmek gibi bir kokusu var bu kolonyanın. Çocukluğun o masumiyetine, tasasızlığına, saflığına ve berraklığına dönmek gibi.




Chanson D'eau: Ortaokul boyunca ve sanırım lise 1'de hep Coty'nin bu ucuz parfümünü kullandım, ve çok, ama çok sevdim. İsmi Fransızca'da 'Suyun şarkısı' anlamına geldiğinden mi, yoksa limonumsu, hafif ve çok ferahlatıcı kokusu yüzünden mi bilinmez. Yağmurlu günleri çok sevdiğim, defterlerime umutsuz şiirler yazdığım ve servis camından dışarı bakarken walkman'de Sertab Erener kasetleri dinlediğim yıllardı. Bu koku işte o ilkgençlik yıllarıma geri götürür beni hep. Hala bir yerlerde satılıyor mu acaba? Bilinmez.


Flower by Kenzo: Hediye olarak gelmişti bu parfüm bana, çok kısa bir süre, lise iki ve üçte kullanmıştım sanırım. Çok çiçekli ve bana biraz ağır gelen bir koku olduğu için çok uzun süre kulanmadım. Parfümümüz kişiliğimize de uymalı ya hani bazen, bu parfüm benim kişiliğime uymuyor, beni anlatmıyordu sanki o zamanlar. En sevdiğim parfüme geçerken bir 'ara dönem / geçiş kokusu' olmaktan öteye gidemedi benim için galiba.




Giorgio Armani - Acqua DiGio: Lisenin ve üniversite yıllarının çoğunda kullandığım bu parfüm, en uzun süre kullandığım koku oldu. Bir ara çok klasikleşmiş ve herkes bu kokuyu kullanmaya başlamıştı (Sanırım 90'lı yılların sonu ve 2000'li yılların başına tekabül eder) Buna rağmen bu kokudan çok uzun bir süre bıkmadım, adeta benim bir parçam oldu. En sonunda artık yaşamımın her döneminin ayrı bir kokuyla hatırlanması gerektiğine karar verdim ve ani bir kararla bıraktım onu. Şimdi koklayınca lise son ve üniversite yıllarıma ait mutlu anılar, arkadaşlarım, tiyatro maceralarımız, Almanya ve Avrupa gezilerimiz ve bütün o güzel anlar gelir aklıma. Bu kokuyu unutmadım, unutamam.





Victoria's Secret - Romantic Wish: Çiçekli kokusunu çok sevdiğim bu vücut spreyini Amerika'ya ilk geldiğim bir iki yıl kullandım. Hafif üzüm kokusu karışmış tatlı bir koku, beni buradaki ilk günlerime, arkadaşlarıma, Türkiye'ye döndüğüm yazlara, aldığım derslere, girdiğim sınavlara geri götürür. Yeni bir ülkede olmanın o ilk heyecanını yeniden hissettirir.

Lolita Lempicka: Son iki senedir kullanıyorum bu parfümü. Şu ana kadar kullandığım parfümler arasında kokusu en belirgin ve en çiçekli olanı sanırım. Daha çok kışın kullandığım, bana nedense koyu mor rengi ve sıcak tutan kadife elbiseleri hatırlatan bir parfüm. Sahiden de, kokuların renkleri de var bazen sanki.


Dolce & Gabbana - Light Blue: İki yazdır kullandığım ve çok sevdiğim, tam bir 'yaz parfümü. İnanılmaz hafif ve taze bir kokusu var, bana mavi suları, mavi gökyüzünü, özgürlüğü, tertemiz beyaz çarşafları, yelkenlileri, rüzgarda sallanan mis gibi kokulu çamaşırları hatırlatıyor. Ve beni çok mutlu ediyor!



İşte henüz dün ani bir kararla satın aldığım yeni ve son parfümüm: Marc Jacobs - Daisy. Daha önce tester'dan denemiş ve kokusuna hayran kalmıştım. Tam yaklaşmakta olduğumuz Eylül'e yaraşan, sapsarı bir papatya gibi sıcak, rahat, huzurlu ve mutlu bir koku. Hayatımın bu dönemine, şimdi hissetiklerime çok uygun, hem tanıdık gibi, hem de yeni bir heyecan gibi.



Bakalım bu şişenin içine hangi anılarım saklanacak?





6 comments:

  1. Moonshine,koku zevkine hayran kaldım,ben kullandığım parfümleri bile unutmuşken sen hepsini şakır şakır döktürmüşsün anılarla birlikte hem de.Daisy parfüm şişesine bayıldım gerçekten,fiyatı ne kadardı hatırlıyor musun,ben de alsam sırf şişesi için :)

    Sevgiler,

    ReplyDelete
  2. Cok tesekkurler Delfina, koku hafizasi en guclu oldugundan sanirim, tum kokularimi hatirlama yetenegim.

    Daisy parfumu Turkiye'de ne kadar bilmiyorum ama Amerika'da su anda 100 ml.ligi $72 Sephora'da. Cok da guzel kokuyor :)

    Blog'una da bayildim bu arada, takipteyim bundan sonra.

    ReplyDelete
  3. Yazin bu sicak havada, limon kolonyasi serinligi yaratti. Ben de US'e geldigimde ilk aradaigim sey, limon kolonyasi olmustu, buralarda bulamayinca Turkiye donuslerinde aliyorum bol bol kolonya. Bir de ofiste mavi Johnson Baby kolonyam var serinlemek icin kullandigim. Evime gelenlere de ikram ediyorum hep limon kolonyasi. Amerikalilar ne dokuyor bu kiz elimize saskinliginda oluyorlar hep:)

    Kokular hafizanin en kosesine saklanmis anilarimi bile harekete geciriyor benim de. Duru'nun el sabunu hep ilkokul ogretmenimi hatirlatiyor mesela.

    Bir de Chanson d'Eau'yu ben de lise zamanlarinda kullanmistim, bana da okul servislerini hatirlatiyor bu koku.

    Daisy'de umarim evliligin ilk gunlerinin muhtesemligini hatirlatir hep.

    Ne uzun yorum oldu bu boyle:)
    Sevgiler, nurvenur

    ReplyDelete
  4. Sevgili nurvenur

    Cok tesekkurler, guzel yorumun icin. evet, ben de Haci Sakir sabununun kokusunu unutmusum, bana anneannemin carsaflarini hatirlatiyor, ve temiz pak evini!

    Sen de Chanson D'Eau'yu kullanmissin, demek ki o donem bir nesil bu parfumle buyudu :)

    ReplyDelete
  5. Bu arada eklemeyi unutmusum: Kullandigim bir diger enfes yaz parfumu: Calvin Klein - One Summer

    ReplyDelete
  6. Anonymous10:16 AM

    chanson d'eau hala piyasada var. ben yaklaşık 10 yıldır bu parfümü ve deodorantını kullanıyorum...benim için vazgeçilmez....

    ReplyDelete