Sunday, December 10, 2006
Bir Aralık sabahı
Ağaçlar, çırılçıplak dallarını gökyüzüne uzatmış, soğuktan bulutlara doğru kaçmak ister gibi.. En sevdiğim ay olan Aralık geldi. Beyaz karları, parlak kutlamaları, sessiz ve rüzgarlı geceleri, bacalardan tüten dumanları, soğuk ve karanlık sabahları, yeni bir yılın tanıdık heyecanı, ve geçmiş yıla nedense hep hüzünle bakan gözleriyle Aralık geldi. Keskin bir tren düdüğü böldü geceyi tam ikiye, ıssız sokakların ve uykudaki evlerin rehavetini bozmak istercesine. Kapkara gece sabahın ılık turuncu kollarına doğru koşarken çıplak ağaçlar içini çekti esen rüzgarla yarışmak ister gibi. Titredim gecenin koynunda, Aralık'ın soğuğunda.. Buz gibi havayı içime çektim. Kimbilir dünyanın başka hangi sokaklarında benimle aynı anda nefes alıyordu milyonlarca insan.. Titredim şafaktan hemen önceki gecenin o en soğuk anında. Beni çağırıyordu güzel kuşlar, tüy gibi ince ve hafif bulutlar, yalnızlığına sarılmış avunmaya çalışan mağrur gece, uzak ve solgun yıldızlar, portakal gibi, kar gibi, çam ağaçları gibi tanıdık ve güzel kokan sabahlar, soğuk ve buzlu kaldırımlar, başına buyruk deli rüzgarlar..Aralık'ın kışın yüreğine açtığı kapıdan içeri girdim.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Onu bunu birak, sen geldin mi onu soyle? :p
ReplyDelete12sinde Istanbuldayım.
ReplyDelete