Sunday, November 23, 2008

Öğretme sanatı


Şu dünyada eğer işini layıkıyla ve çok severek yapıyorsa sahibinin mutlaka cennete gideceğini düşündüğüm iki tane meslek var: Birincisi öğretmenlik, ikincisi doktorluk. İkisi de hem o kadar zor, hem de (en azından Türkiye'de) hakettiği değerin o kadar altında kazanç getiren meslekler ki, bu meslekleri hakkıyla yapan insanlara karşı inanılmaz bir hayranlık ve saygı duyuyorum.

Öğretmenlik çok, çok kutsal bir meslek. Ama aynı zamanda çok da zor bir meslek. Herkes öğretmen olamıyor. Öğretmek başlı başına bir sanat: İşin içine pedagoji, psikoloji, insan ilişkileri, sosyoloji gibi bir çok başka bilim dalı da giriyor. Öğretmenlerin görevi çok önemli: Özellikle ilkokulda, ortaokul ve lisede öğrencileri bir hamur gibi yoğurarak şekil veren onlar olduğu için, gelecek kuşakların niteliğini de onlar belirliyor.

Eğitim hayatınızı hatırlayın: Bir dersi en çok neden seviyordunuz? Neden en çok o derste başarılıydınız? Konunun çok ilgi çekici olmasından mı? Ödevleri her gün yapmak istemenizden mi? Hayır, büyük bir olasılıkla o dersin öğretmenini çok seviyordunuz. Onun dersi anlatış şekli, sizde konuyla ilgili uyandırdığı merak ve öğrencilerde uyandırdığı güvendi sizi o derse bağlayan.

Okul hayatım boyunca beni bir dersten tiksinti derecesine varacak kadar soğutacak hocalar gördüm. (Lise 1'deki fizik hocasını buradan saygıyla değil, maalesef tüylerimi ürperten bir kırgınlıkla anıyorum). Aynı zamanda beni bir derse aşık edebilecek kadar o dersi sevdiren hocalarım da oldu. Mükemmel bir öğretmen olduğunu düşündüğüm ilkokuldaki sevgili İngilizce öğretmenim Bilge Alpan'ı, özel ders aldığım canım Havva hocamı, ortaokul ve lisede yıllarca matematik dersi aldığım Tayfur hocamı nasıl unuturum? Hepsini çok sevdiğim için, öğrettikleri herşeyi de sular seller gibi bilir, en çok o derslerde başarılı olurdum.

Bütün bu hocalarım sayesinde ÖSS Yabancı dil sınavında, ya da ÖSS Türkçe'de ya da Matematik'te hiç bir yanlışım çıkmadı. Bu iki sınavda da hepsi sanki omzunun hemen arkasındaydı, beni destekliyorlar, gözlüyorlar, bir yanlış yapacak gibi olduğum zaman 'Aman dikkat et Moonie!' diye fısıldıyorlardı sanki kulağıma :) Bir öğretmenin iyi olduğunun en iyi kanıtı, bence öğrencide konuya karşı merak ve sevgi uyandırabilmesi, onu böylece en doğal yoldan başarıya taşıyabilmesidir.

Benim üzerimde emekleri olan bütün değerli hocalarımın ve tabii ki canım babacığımın Öğretmenler Günü kutlu olsun. Babacım, umarım ileride ben de en az senin kadar başarılı bir öğretmen olabilirim!


6 comments:

  1. Yazini ben yazmis olabilir miyim diye baktim ki ogretmenler farkli. Ama altina imzami atabilirim. Bir de sunu eklemek isterim. Ogretmenler sadece dersini verdikleri konulari ogretmekle kalmalar. Ogrencilere iyi birer birey ve insan olmayi da ornekleyerek ogretirler.
    Babaciginin ve senin ogretmenler gununu ben de buradan kutluyorum.

    ReplyDelete
  2. Cok tesekkurler Pratik anne.

    ReplyDelete
  3. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  4. sevgili moonshine, lütfen aziz öğretmenime hürmetlerimi iletir misin? lütfedip gecikmiş öğretmenler günü tebriğimi kabul ederse beni çok mutlu eder... sevgiler..

    ReplyDelete
  5. Merhaba Elif, tabii ki iletirim. Cok tesekkurler. Sevgiler selamlar


    Moonie

    ReplyDelete
  6. Öğretmenliği çok güzel anlatmışsınız.Dilerim iyi bir öğretmen olursunuz...

    ReplyDelete