Tuesday, August 16, 2005

Yazmak

Yazmak, gözlerim karanlığa alışınca, avuçlarıma sıcak kumların kokusu bulaşınca, zeytin yeşili gelip oturunca gözbebeklerime, içimde bir yaban gülü açınca, kanım şelalelerden taşan mor şaraplara karışınca, yazmak, gelir, yerleşir yüreğimin tam ortasına.. Sen gelirsin hiçliğin ortasından, öylesine beklenmedik, öylesine aniden, öylesine sıcak. Bir alev danseder, korlar yanar gülün yüreğinde, bir kuş bembeyaz kanatlarını açar masmavi sonsuzluğa. Uzak iklimlerden, tanıdık türküler gelir, bir bulut sızlayan bir özlem getirir beyazlığının ucunda, usulca bırakır onu ayaklarımın ucuna. Dünya gelir, kainat gelir, gökyüzü gelir, kıpkırmızı bir halı gibi dökülür önüme, bütün mucizeler gerçeğe keser, bütün efsaneler parlar gözlerimin önünde. Dilimden, elimden gümüşi, parlak kelimeler akar, birbiri ardından koşturan boz atlar gibi, hiç durmayacakmış gibi koşan, dörtnala koşan atlar gibi akar, ruhumdan yansıyarak göğe düşerler. Sen olursun yanımda, tüm masalların, tüm efsanelerin tek kahramanı, sen olursun, herşeyi tek bir anda anlatan gözbebekleriyle, sen, tüm evrenlerin ve zamanların kesiştiği noktada, sen gelir, yerleşirsin, gül rengi kanımın fışkırdığı yaraya.. Bir yunus olurum sonra, masmavi, soğuk derinliklerden, bembeyaz yüreğimi taşırım köpüklerin arasına..Yazmak, gelir, yerleşir, sonsuz bir huzurun kanatlarıyla çevrelediği yüreğimin tam ortasına...

31.08.2002

2 comments:

  1. aslında yorum yapmamak gerek bu yazıya.

    güzel bir rüya gibi.

    ReplyDelete