Tuesday, July 7, 2009
Beşir'le Vals
Bir savaşta neler olur? Bir asker, bunların ne kadarını, nasıl hatırlar? Ölümle, kanla, vahşetle burun buruna geçirilen dakikalardan, saatlerden, günlerden ne kalır geriye? Hafızamız, anılarımızı değiştirir mi? Geriye dönüp baktığımızda, ne görürüz o sepya tonundaki geçmişte?
Ortadoğu'nun kanlı, acı tarihini, mesleğim gereği yüzlerce farklı kitaptan, yüzlerce farklı bakış açısından defalarca okudum. Bu film, o yüzlerce bakış açısından sadece biri. Tarihi açıdan 'doğru' olup olmadığı, gösterdiği olaylar, kimin kiminle savaştığı...bunların hepsi sembolik aslında, ve o kadar da önemli değil bence filmin bütününde. Bu film asıl olarak hafızanın aldatıcılığına, insanoğlunun çaresizliğine ve zalimliğine, savaşın renksiz, hissiz, ışıksızlığına yakılmış bir ağıt.
Enfes çizgiler, biraz 'Waking Life'ı hatırlatan renkler, animasyon, diyaloglar.. Hele de o son. İnsanın boğazına bir yumruk gibi oturan, gözlerinden bir kaç damla acı yaş akıtan o son.
Beşir'le Vals, son zamanlarda izlediğim en etkileyici filmdi.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Film konusunda aynı duyguları paylaşıyorum. Antalya'da Altın Portakal Film festivalinde izlemiş ve çok etkilenmiştim. Filmi izleyen vebenim kadar beğenen var mı diye düşünürken blogunuza denk geldim. İnsanın tüylerini diken diken eden bir filmdi gerçekten.
ReplyDeleteSevgiyle kalın...
Merhaba Leylak Dali,
ReplyDeleteBen de filmden acikcasi bu kadar etkilenecegimi dusunmemistim, ama dediginiz gibi tuylerim diken diken oldu. Animasyon olmasi, gercekciliginden hic azaltmamis bence.
yorumunuz icin tesekkurler, sevgiler
Moonie
Ben de dun gece izlemistim, ne guzel bir tesaduf. Cok etkileyici bir filmdi hakikaten
ReplyDeleteMerhaba Rabia,
ReplyDeleteBen de bir kac gun once izledim ama ancak yazabildim buraya.. Begendigine sevindim filmi!
Selamlar
Moonie