Thursday, February 12, 2009

Alacakaranlık




Alacakaranlık. Gece, kopkoyu örtüsünü henüz kaldırmamış üzerimizden. Mışıl mışıl uykumuzdan yeni uyanmışız. Oda uyku kokuyor. Başımız, rüyalarımızın sisli perdeleriyle dumanlı. Yarı karanlık, yarı aydınlık olan o masalsı ışıkta, uzanıp yüzüne dokunuyorum. Gerçekliğinden emin olmak ister gibi. Yarı uyanık, bana o gece gördüğün bütün rüyaları anlatıyorsun. Fısıltıyla. Ben de sana kendi rüyalarımı anlatıyorum, kısık, buğulu uyku sesimle. Uyku mahmurluğuyla. Gecenin sihrini sabaha taşıyoruz kelimelerimizle. Bambaşka dünyalardan küçücük bir adaya, aniden ve aynı anda düşmüş gibiyiz. Bazı rüyalarımın saçmalığına gülüyorsun, kabuslarımdaki korkunç olan herşeye ise iç çekip, 'yazık' diyor, saçlarımı okşuyorsun. Sonra sarılıyorsun bana. Kabuslarımdaki o bütün korkunç canavarları, karanlıkları, kötülükleri, beni incitmek isteyen herşeyi çekip almak ister gibi. Birbirimize kendi masallarımızı anlatıyoruz, alacakaranlıkta.


Ve ben hayatımın sonuna kadar her sabah seninle rüyalarımı paylaşmak istiyorum.

2 comments:

  1. ahh tüylerim diken diken oldu,aşkın büyüsünü hissettirdin bana moonie..

    Ben de aşık olmak istiyorum artık :)

    ReplyDelete
  2. Merhaba sevgili Delfina

    Guzel yorumun icin cok tesekkurler! Ask guzel bir sey :-)

    ReplyDelete