Thursday, July 23, 2009

Uçmak

Hayatımın en büyük tutkularından, mutluluklarından biri. Havada nedense kendimi yerde olduğumdan çok daha güvende hissediyorum, garip bir şekilde. Kendimi bildim bileli (çocukluğumdan beri) rüyalarımda hep gökyüzünde uçtuğumu görürüm. Ne kadar sihirlidir o his, evlerin, ağaçların, sokakların üzerinde süzülme hissi. Bir kuş gibi hafif ve özgür olma, yerçekiminden kurtulma hissi. Rüyada bile olsa o kadar güzel ki!

İlk defa uçağa bindiğim zaman 17 yaşındaydım. Uçağın tekerleklerinin yerden yükseldiği an, dünya üzerinde bundan daha güzel bir his olamayacağını düşünmüştüm. Uçmaya işte o anda aşık oldum. Yüreğim ağzımda İstanbul'un hızla benden uzaklaşmasını izledim. Arabalar ve evler birer karınca oldu. Çok geçmeden uçak bulutların arasına girdi ve altımızda pamuk gibi bulutlardan bir tarla oluştu. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle arkama yaslandım ve içim mutlulukla dolup taştı!

Şimdiye kadar bir çok farklı şekilde uçtum, hepsi birbirinden güzeldi:

1- Uçakla:


Fotoğraf: Pasifik Okyanusu'nu Boeing 757 ile geçerken

2- Balonla:


Fotoğraf: Batı Illinois eyaletinde balonumuzla sonbahar renklerine bürünmüş ormanların üzerinde süzülürken (soldaki bizim gölgemiz:)

3- Helikopterle:


Fotoğraf: Helikopterimizle Hawaii'de Molokai adasının şelalelerini ve dik uçurumlarını yukarıdan izlerken


Bütün bu uçuş deneyimlerimden bence gerçek bir kuş gibi uçmaya en yakın olanı balonla uçmaktı. İnsanın içini pır pır ettiren, mutluluktan uçuran bir şey. O kadar güzel ki.. Kelimelerle anlatmak biraz zor gibi! Eğer elinize böyle bir fırsat geçerse ne olursa olsun kaçırmayın derim.

İkinci sıraya helikopterle uçmayı koyardım herhalde. O da büyüleyici bir deneyim. Eğer şansınıza bizim gibi ön koltuğa düşmüşseniz daha da enfes. Camlar kocaman olduğu için kendinizi gerçekten de uçuyormuş gibi hissediyorsunuz.

Şimdiki hedefim: Yamaç Paraşütü ya da Parasailing yapmak :) Özellikle yamaç paraşütünü yapanlar gerçekten benzersiz bir deneyim olduğunu söylüyorlar.

Benim gibi uçmaya ve göklere gönül verdiyseniz eğer, uçmayla, gökyüzüyle ilgili bir kaç güzel film tavsiyesi:

Hayao Miyazaki - Castle in the Sky (Gökyüzündeki Şato), Howl's Flying Castle (Howl'un uçan şatosu)
Pixar - Up (Yukarı)
Jacques Perrin - Le Peuple Migrateur (Kuşlar: Kanatlı Uygarlık)
Wim Wenders - Der Himmel Über Berlin (Berlin'in Üzerindeki Gökyüzü)
Richard Linklater - Waking Life (Uyanan yaşam)
Mustafa Altıoklar - İstanbul Kanatlarımın Altında
Marc Forster - Kite Runner (Uçurtma Avcısı)

Sizin uçmayla / gökyüzüyle ilgili kitap ya da film tavsiyeleriniz var mı?

Bir de Norah Jones'tan dinleyelim, 'hayatımda gördüğüm en güzel şey, bir bulutun üzerinden gördüğüm şimşekti' diyor kendisi..


Gökyüzü bize yakın olsun :)




2 comments:

  1. Ben de ilk 19 yasinda ucaga binmistim. Ilk yolculugum 12 saat surmustu hem de bil bakalim nereye: Chicago'ya :) Benim de en sevdigim ani kalkisti. Inisi de seviyordum. O tekerlekleri yere koymasini bekledigim ani. Hic de korkmuyordum ucaga binmekten. Sonra ne olduysa son 1-2 sene icinde sacma bi korku hasil oldu. Yarin da Turkiye'ye gidiyorum, tam 3 kez ucaga binecegim :)

    ReplyDelete
  2. Merhaba Zsa,

    Ben de kalkisi cok seviyorum. Iniste genelde ucak durup park ettikten sonra herkesin bavullarini toplamasini beklemeyi hic sevmiyorum ama :(

    Umarim korkun gecer, bazen insanlar Lost...vs gibi dizilerden de cok etkileniyorlar ve ucak fobileri daha onceden yoksa bile birdenbire ortaya cikiyor.

    Iyi yolculuklar! :)

    Moonie

    ReplyDelete