Monday, January 4, 2010

Uyku ve çocukluk

Bir kaç gündür burnum akmaya başladı, arada hapşırıyorum. Gözlerimin yaşarması ve arada boğazımın kaşınmasından da anlaşıldığı üzere alerjik bir reaksiyon. Antihistaminik ilaç aldım, o da bir uyutuyor, pir uyutuyor. Akşamın 5inde bol rüyalı, derin mi derin bir uykuya daldım. Böyle garip saatlerde dalınan uykulardan uyanınca insan kendini başka bir dünyada gibi ,gerçeklikten uzaklaşmış hissediyor. Uyumaya başlarken hava aydınlıktı, şimdi karanlık. Uyku gözlerime yapışmış, beni kendine geri çağırıyor, ancak şimdi uyursam artık gece uykusuna geçeceğimi biliyorum. Yatakta dönüp duruyorum, kendimi uykunun tatlı kollarından çekip çıkarmaya çalışıyorum.

Nedense böyle tatlı uykulardan uyanınca hep çocukluğumu hatırlıyorum.

Bence insanın çok mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirmesinin tek kötü yanı, onu inanılmaz derecede özlemesidir. Çocukluğun o safi mutluluğunu, annemle babamla aynı çatı altında yaşadığımız günleri, o zamanları çok özlüyorum şu sıralar. Aklıma 'o hayat'ımdan, o zamanlardan mutluluk anları düşüyor, gözümün önünde canlanıyorlar aniden. Burnumun direklerini sızlatan bir özlem vuruyor yüreğime..

Şimdi de mutluyum çok şükür, ama çocukken çok daha basit, güçlü, saf, katıksız bir duyguydu sanki mutluluk. Elle tutulacak kadar yumuşak, tertemiz ve sabun kokulu bir yastık gibi huzurlu, pamuk şekeri gibi pespembeydi. Herşey, ve sevdiğim herkes, elle tutulacak kadar yakınımdaydı. Öyle mutluydum ki, Allah'a sürekli zamanın geçmemesi ve dünyamın değişmemesi için dua ederdim. İçin için, hiç kimsenin değişmemesini, herkesin aynı kalmasını ister ve buna inanırdım. Annem ve babam keşke hep öyle yanımda kalsalardı mesela, anneannem, babaannem ve dedelerim hep o yaşta, hep aynı anneannem ve dedem olarak kalsalardı sonsuza kadar. Hiç yaşlanmasalardı. Dayılarım, amcalarım, halalarım, kuzenlerim, hepimiz keşke donan zamanın içinde, öyle mutlu, kalakalsaydık! Bu rüyaya öyle çok inanmak istedim ki.

Bambaşkaydı ve bir daha hiç erişemeyeceğim bir dünyaydı orası, şimdi artık sırlı aynalarda belli belirsiz aksini gördüğüm, elimi uzatsam da dokunamayacağımı bildiğim, uzakta kalan, sihirli bahçe..

Artık ellerimi uzatsam da dokunamayacağım çocukluğumu özlüyorum ben.. Rüya bitti, insanlar yaşlanıyor, hastalanıyor, uzak düşüyor birbirinden, yıllar geçiyor, o mutluluk bahçesi benden gittikçe daha çok uzaklaşıyor, ana hatları siliniyor.. Bense büyüdüğüme inanmak istemiyorum.

3 comments:

  1. Cok guzel yazmissin moonshine.. Bu yazdiklarini ben de skca, harfi harfine hissediyorum. Ne desem, rahatladim sanki birilerinin daha ayni seyleri dusundugunu okuyunca..

    ReplyDelete
  2. Tesekkurler Berna! Galiba sevdiklerinden uzak olan herkesin hissettikleri seyler bunlar.. Beni de yazmak cok rahatlatiyor, icimi dokmemei sagliyor. Sevindim begenmene.

    Moonie

    ReplyDelete