Tuesday, February 16, 2010
'Küçük Kadınlar'
Çok ilginç ve garip bir çağda yaşıyoruz.
Artık insan hayatının evreleri, insanın çeşitli yaşlardaki rolleri bile değişiyor, başkalaşıyor.
Dünyanın her tarafında, kadınlar, artık çok küçük yaşlardan itibaren 'Kadınsı' olmaya alıştırılıyor, bir cinsellik nesnesi olarak görülüyorlar.
Maalesef artık küçük kızlara, çocukluklarını doyasıya yaşamaları yasak. Küçücük yaşlardan itibaren küçük birer 'Kadın' olmaları gerektiği düşünülüyor. Anneleri minicik kızları elinden tutup maniküre, pediküre, güzellik salonuna götürüyor. Küçücük kızlar daha kemik gelişimleri tamamlanmadan topuklu ayakkabı giymeye zorlanıyor. Makyaja başlama yaşı neredeyse 9-10a inmiş durumda. Genç kızlar henüz ergenlik çağlarında onlarca bakım ürünü ve 'kırışıklık önleyici krem' kullanmaya başlamak için teşvik ediliyor. Her yaşta sürekli daha zayıf, daha 'güzel', daha çekici olmaları gerektiği, onlara empoze ediliyor. Çok korkunç bir durum, ama gerçek bu.
Aslında buna da çok şaşırmamak lazım, çünkü kişisel bakım ve makyaj endüstrisinde inanılmaz para var. Genç kızları ne kadar erkenden 'çirkin olduklarına' ve güzelleşmek için bütün bu kremlere, rimellere, rujlara, pudralara...vs ihtiyaçları olduğuna ikna edebilirseniz o kadar geniş bir müşteri profili elde ediyorsunuz. Kozmetik firmaları için çok devasa boyutlarda bir 'hedef pazar' bu. Zaten bu pazarlama taktikleri de genç kızlara ve kadınlara medyada ve günlük hayatta da sürekli her yönden saldırıyor.
Bir aralar internette Küçük Japon kız harika dans ediyor başlığı altında bir video dolaşıyordu. Videoda küçücük, taş çatlasa 4-5 yaşlarında Japon bir kız, Britney Spears'ı taklit eden hareketlerle bir pop şarkısı eşliğinde dansediyor. Daha minicik bir çocuk olan kız ne anlama geldiğini bile bilmediği, erotik göndermelerle dolu el kol hareketleri yapıyor, kalçasını sallıyor, göz kırpıyor.
Herkese çok şirin gelen bu video, izlediğimde beni inanılmaz derecede rahatsız etmişti. Daha o yaşta bir çocuğu böyle yetişkin hareketleri yapmaya, bir kadın gibi davranmaya zorlayanların nasıl hasta bir ruh hali içinde olduklarını düşünmüştüm. Ve küçücük kıza da acımıştım açıkçası, o yaşta bu şekilde bir sirk hayvanı gibi teşhir edildiği için.
Ben, makyaj yapmayı, süslenmeyi üniversitede öğrendim. Üniversitede bile kırk yılda bir makyaj yapar ve çok da umursamazdım. 14-15 yaşına kadar Doğan Kardeş okudum! Saf ve temiz çocukluk yıllarımı, büyük br mutlulukla hatırlıyorum. Çocukken ne zaman bir an önce 'büyümek istiyorum' desem, annem 'Kızım, çocukluğunun keyfini çıkar, ne de olsa hayatının sonuna kadar kadın ve yetişkin olarak kalacaksın' derdi. Ne kadar doğru. Gerçekten de çocukluktan bir kez çıktığımızda bir daha geri dönüşü yok. Zaten hayatımız boyunca kadın olduğumuz için kendimize bakma, süslenme, güzel görünme zorunluluğu peşimizi bırakmıyor. Bunu bu kadar erkenden başlatmak neden?
Ne kadar acı, yeni bir neslin bu şekilde yetişmesi, küçücük kızların kendilerine idol olarak içi kof, dışı taş bebek gibi süslenmiş Britney Spears, Paris Hilton ya da Jessica Simpson gibi 'Barbie'leri seçmeleri!
Bırakın çocuklar, çocukluklarını yaşasınlar doyasıya. Bırakın çocukluğun saflığı ve güzelliği bozulmadan, tertemiz ve masum kalsın.
Daha fazla bilgi için:
Konuyla ilgili çok güzel ve kapsamlı bir Newsweek yazısı.
Feminizim ve kadın imajıyla ilgili çok güzel yazılar yazan Vered'in blog'undan 'Küçük kızlar için Cadılar Bayramı Kostümleri' yazısı.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Çok doğru bir konuya değinmişsin moonie,
ReplyDelete22 yaşındayım hala saçlarımı boyatmadım düşün ama 7 yaşındaki kız çocuğu saçlarına gölgeler attırıyor o kadar şaşırıyorum ki..
Çocukların da ekrana bu kadar fazla çıkmaları hoşuma gitmiyor ilgi odağı olmaları çocukluklarını yaşayamıyorlar yada şımartılıyorlar yetişkinliklerini etkiliyor falan..
Bunda ailelerin de payı çok büyük bence..
Pluie
Altına imza atılası bir yazı olmuş. Bu konu beni de çok rahatsız ediyor. 36 yaşındayım ve şu ana kadar 3 kez saçımı boyattım. Etrafta dolaşan birbirinin kopyası genç kızları görünce çok üzülüyorum. İleride ne yaparak tatmin olacaklar diye merak ediyorum. Ben de ilk makyajımı üniversitede, parlatıcı bir rujla yapmıştım. Şimdi işe giderken bile az makyaj yapıyorum. Fazla kilolarım var ve bazılarının pompaladığı saçma fikirlere kanıp da kendimi bunalıma sokmuyorum. Birisinin anlatacak hikayesi, paylaşacak fikri, savunacak görüşü yoksa ancak sadece dış görünümü ile ilgilenir.
ReplyDeleteBlogunuzu çok beğendim, kolaylıklar dilerim.
doğru söze ne denir, derin bi,r iç çekişten başka!
ReplyDeleteellerinize sağlık.
Cok guzel bir yazi olmus Moonie. Ben Amerika'da en cok cocuk guzellik yarismalarina sinir oluyorum. Nasil oluyor da o kucuk cocuklarin o kadar boyanip bikini ile podyumda kucuk kadinlar gibi yurumelerine izin veriyor yetkililer kafam almiyor. Kucuk kadin bile degil, daha beter. Anneleri de genelde obez kadinlar oluyor bunlarin. Icim aciyor cocuklara. Zorla canli neseli olsunlar diye baski yapiyorlar. Cocuga garip sac ve makyaj yapmak icin istemedigi halde 1 saat oldugu yerde put gibi oturtturuyorlar. Her bi halta suc diye bakan bir ulkede bunun serbest olmasi cok uzucu bir durum.
ReplyDeletemoonie'ciği söylediklerine hiç itirazım olmamakla birlikte (hatta içtenlikle paylaşıyorum kaygını) çocukluk ve gençlik kavramlarının tarihsel gelişimi izlendiğinde belli yüzyıllarda farklılık gösterdikleri, hatta gençlik kavramının yanlış hatırlamıyorsam 18. yy icadı olduğuna dair tarihsel çalışmalar var idi... arşiv fotoğraflarına filan bakıldığında yetişkin gibi giydirilmiş çocuklarla karşılaşabiliyoruz. tabi o dönemin "yaş kriterleri" de ayrı. enteresan olan, çağımızda çocuk yaşta "kadınlaştırılan" küçük kızlar; yaşları ilerledikçe de "genç kızlaştırılmaya" başladı. bana kalırsa bu, senin de değindiğin gibi, kapitalizmin tüketici potansiyelini arttırmaya yönelik bir kültürel algı yozlaşması yaratmasının ürünü. neyse, laf uzar... bu mevzuya değindiğin için teşekkürü bir borç bilirim:)
ReplyDeleteyaşları ilerledikçeden kastım yaşlandıkça.. :)
ReplyDeletePluie,
ReplyDelete7 yasinda mi! Inanamiyorum gercekten. Ben de cocuklarin ekranda teshir edilmelerine karsiyim, kucuk cocuklarin yetiskin gibi davrandigi yarismalar...vs. Bence de ailenin kizini nasil yetistirdigi cok onemli.
Merhaba Arzu,
Yorumunuz icin cok tesekkur ederim. Size sonuna kadar katiliyorum, genelde entellektuel acidan hic bir derinligi olmayan insanlar dis gorunuse fazla onem veriyorlar. Bu da sig, ici kof genc kizlar yetismesine sebep oluyor.
Merhaba E.t.,
Tesekkurler!
Pratik Anne,
Bu guzellik yarismalari konusu Amerika'da en cok tartisilan konulardan biri. "Little Miss Sunshine" filminde cok guzel dalga geciliyordu bu konseptle. En neseli caginda cocuklari robota ceviren ve bir porselen bebek gibi teshir etmeye calisan bu yarismalar bence de yasaklanmali.
Kibrit Kutusu,
Haklisin, ama onceki yuzyillarda sanirim cocuklar da yetiskinler gibi uretime katildiklari ve daha cok calistirildiklari icin cocukluk ve genclik kavramlari cok daha siliklesiyor.
Yaslari ilerledikce "genc kizlastirilma" konusu cok dogru bir tespit, dusunmemistim. Galiba medyanin bize dayattigi bir "ideal yas" durumu var (20'ler, 30'lar gibi) ve herkesin surekli o yas civarinda gibi gorunmek istemesi hedefleniyor.
sagol yorumuna!
Sevgiler,
Moonie
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. Bir oğlum var ve eğer bir gün kızım olursa ona da erkek reyonlarından giysi alacağım çünkü onu kuplu, düşük belli, gereksiz derecede lycralı rahatsız kıyefetlerle büyütmek istemem.
ReplyDeleteCinsiyet ayrımcılığı konusunda bir yazı yazmıştım belki göz atmak istersiniz: http://www.kitubi.com/2009/02/27/CinsiyetAyr%c4%b1mc%c4%b1l%c4%b1%c4%9f%c4%b1YapmayanNesillerYeti%c5%9ftirmek.aspx
Merhaba Damla,
ReplyDeleteCok tesekkurler yorumunuz icin. Yazinizi buyuk bir ilgiyle okudum, gercekten cok guzel noktalara deginmissiniz. Bu cinsiyet ayrimciligi konusuyla ilgili cok basarili bir kitap oldugunu dusundugum Erdal Atabek'in "Kiskirtilmis Erkeklik, Bastirilmis Kadinlik" kitabini siddetle tavsiye ederim. (gerci cocuk degil genclerle ilgili ama cocuklar da buyuyup birer genc olacaklar sonunda degil mi?:)
Sevgiler,
Moonie
Sevgili Moonie; yazın her zaman olduğu gibi çok güzel, çok anlamlı.Senin gibi zeki, naif, duyarlı insanların varlığı bana mutluluk veriyor.Sevgiler..
ReplyDeletemerhabalar...
ReplyDeleteebeveyn olarak üzerimize çok büyük sorumluluklar düşüyor...
okuyup öğrenip terbiye etmeliyiz...
sınıf öğretmeni kız kardeşimin anlattığına göre daha ikinci sınıf öğrencileri süsten püsten aşktan meşkten bahsediyorlar...
başka şeylerle uğraşmaları lazım çocuklarımızın...
en başta tvden uzak tutmamız gerekiyor sanırım...
Merhaba Aysenur, cok tesekkur ederim! Bilmukabele :)
ReplyDeleteMerhaba Zssm,
Henuz ebeveyn degilim ancak ben de butun bu soylediklerinize katiliyorum. Dediginiz gibi TV ve medyanin cok buyuk bir kotu etkisi var. Bizim evimizde 5-6 senedir TV izlenmiyor ve cocugum olursa da izletmeyi kesinlikle dusunmuyorum.
Sevgiler,
Moonie