Wednesday, January 24, 2007

Arapça maceraları



Sessiz sakin geçen bir gündü, ama çok uzun bir gündü bugün. Kampüse öğlen gidip önce işe koşturdum, sonra da oradan saat 3teki derse. Zaten haftalar ilerledikçe sürekli bir yerlere koşuyorum gibi geliyor. Saat 6da dersten çıkıp tekrar kütüphaneye giderek saat 11 buçuğa kadar Miles Davis dinleyerek Arapça okuması yaptım.

Bugüne kadar anadilim dışında 5 tane dil öğrendim, hepsinde aynı evrelerden geçtim, gramer çalıştım, sözcük ezberledim. Ancak öğrendiğim diller arasında Arapça kadar zor olanı yok! 5 saat Arapça okuduktan sonra öylesine zonklamaktaydı ki başım eve dönerken pek sevdiğim Ipod'umdaki müziklerden bile dinlemek istemedim! Artık annemin 'Şu müziğin sesini kısın kızım, kafam kaldırmıyor' dediği zaman gerçekten ne kastettiğini biliyorum! Gerçekten de Arapça'nın bana verdiği başağrısını başka hiç bir dil vermedi şu ana kadar, hem de 4 senedir öğrenmekte olduğum halde bu dili.

Öğrenmek, özellikle de bir dil öğrenmek gerçekten çok ama çok sabır isteyen, zorlu, uzun, sancılı ama herşeye rağmen zevkli bir süreç. Sonuçta demezler mi 'Her dil bir insandır' diye? Ben de şu ana kadar bu kadar çok değişik dilleri öğrenebildiğim için, bu fırsat bana sunulmuş olduğu için ve önümde bu sayede açılan yeni dünyalar sebebiyle kendimi çok şanslı sayıyorum. Hayat boyu öğrenci kalsam da yine aynı şevkle öğrenmeye devam ederim gibi geliyor.

No comments:

Post a Comment