Thursday, January 25, 2007

Bu dünya, 'öteki' dünya



Mezarlık ziyaretleri çoğu insanın tersine benim içime huzur verir her zaman.. İnsanların günlük yaşamlarında kendilerine herşeyin geçiciliğini, bu dünyanın faniliğini hatırlatmaları açısından sık sık mezarlık ziyaretleri yapmaları gerektiğini düşünürüm..

Doğu kültürlerinde mezarlıklar yaşamla çok daha içiçedir mesela, bize yaşamın geçiciliğini ve değerini, ölümünse kaçınılmazlığını anımsatmak ister gibi sürekli.. Köylerin girişine yapılır mezarlıklar, gelenler ve gidenler görebilsin, o anda aralarında olmayan sevdiklerini hatırlayabilsin, onlar için bir kaç dua edebilsin diye.. Ölümün yaşama olan yakınlığı ve gerçekliği sürekli yüzümüze vurulur Doğu'da, yaşamımız ne kadar kıymetli ve biricik, hatırlayalım diye..

Batı şehirlerinde ise mezarlıklar şehirden olabildiğinde uzak, gördüğüm kadarıyla.. Genelde tüketime ve bu dünya üzerindeki hırs, istek ve heveslerine odaklandığı için insanlar, ölümü sanki hiç varolmayan bir hayalmiş gibi, yaşamlarının dışına atıyorlar buralarda.. Hiç bir zaman toplu bir mezarlık görmedim Amerikan şehirlerinin içinde, ya da yakınında.. Hep uzak ve açık alanlarda yapılır Batılıların mezarları, yaşadıkları yerlerden çok çok uzaklarda, sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi..

Bence mezarlıkları sık sık ziyaret edip kendi içimizdeki yaşamı hissetmek çok güzel.. Her gün hakkında endişelendiğimiz, kızdığımız, üzüldüğümüz, bağırıp çağırdığımız herşeyin, her konunun aslında ne kadar önemsiz ve küçük olduğunu görmek için.. Herkesin bir gün bu dünyadan gideceğini, elimizdeki hiç bir şeyin, ruhumuzun bile aslında bizim olmadığını, onu Tanrı'dan ödünç aldığımızı anlamak, bizim gidici olduğumuzu, onunsa tek kalan olduğunu hatırlamak için.. Mezar taşlarının üzerinde de yazdığı gibi: Huvel Baki.. (O, kalandır.)

İnsanların bu dünyadaki yaşamlarında gözlerini bürüyen mal, mülk, para....vs. hırsları beni çok şaşırtıyor gerçekten. Yarın ölsek bütün sahip olduklarımızdan hangisi girebilecek bizimle toprağın altına? İnsanlar sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi büyük bir hırs ve açgözlülükle saldırıyorlar ellerine geçen herşeye, aslında bütün bunların hiç bir öneminin olmadığının farkına varmadan.. Toprak'tan, bir çamur parçasından yaratıldığımızı ve yeniden onun koynuna döneceğimizi unutarak..

Bütün kusurlarım toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.

Aşık Veysel


Tanrı ne zaman almaya karar verirse canımı, umarım o gün bu dünyada aydınlattığım yürekler, aldığım dualar ve gerçekleştirdiğim hayaller, sahip olduğum mal ve mülklerden kat kat fazla olur..

5 comments:

  1. cok güzel yazmissin canim benim:)

    ReplyDelete
  2. Anonymous7:54 AM

    Ne güzel yazmışsınız... Gerçekten mezarlıklar beni de çok etkiler... Herkesin aynı seviyede yattığı, sevginin de hüznün de birarada bulunduğu bir yer... Güzel anlatımınız için teşekkürler... Çalışmalarınızda başarılar diliyorum...

    ReplyDelete
  3. Burak: Teşekkürler canımm:)

    Hayatbizim: İlginiz ve güzel yorumlarınız için çok teşekkürler:)

    ReplyDelete
  4. Çok içten bir yazı. Düşüncelerinize katılıyorum.

    ReplyDelete
  5. güzel ve doğru bir tespit yakalamışsınız.tebrikler

    ReplyDelete