Thursday, July 2, 2009

Geçen sene 5 Temmuz sabahı


'Something old, something new
Something borrowed, something blue'

Yüzümde bir gülümseme, içimde bir kıpırtıyla uyandım. İşte bu eski İngiliz tekerlemesi aklımda dönüp duruyordu. Anneannemin 40 senedir takmakta olduğu ve bana hediye ettiği güzel küpeleri taktım (Eski bir şey). Yine canım anneannemin benim için önceki hafta alıp bana hediye ettiği bileziği koluma geçirdim (Yeni bir şey)
Elime küçük beyaz saten çantamı aldım (ödünç alınmış bir şey). Gelinliğimin içine minik mavi bir nazar boncuğu taktım (mavi bir şey). İçimde kelebekler, yüzümde gülücüklerle ayakkabılarımı giydim, elime beyaz gül buketimi aldım. Bart'ımın elini tuttum. Hikayemiz o gün başladı işte.

Aradan 365 gün geçmiş. 1 sene.

Birlikte zaman ne çabuk geçti Bart'ım.. 3 gün sonra birinci senemiz doluyor. Tanışmamızın ise 3. yılı olacak neredeyse.

Bir yıl, deli dolu, kahkahalarıyla ve gözyaşlarıyla..

Bir yıl içinde, çok şeyi anladım.

Anladım ki, insan, en karanlık anlarında, stres ve korkuyla dolu bir anda ağlarken bile, eğer onu sımsıkı saracak iki kol varsa eğer, herşeye katlanabilirmiş bu hayatta..

Anladım ki, bazen evimizin içindeki eşyalara bakıp 'Bunlar ikimizin eşyaları, burası bizim evimiz' diye hala şaşırıp, seviniyorum :)

Anladım ki, evlilik ne mükemmel bir peri masalı, ne de korkunç bir kabusmuş. Hayatın kendisi gibi, hem pamuk şekeri kadar tatlı, hem de bazen bir zeytin gibi burukmuş.

Anladım ki, evlilik herkese göre değil, ama kesinlikle bana göreymiş.

Anladım ki, gerçek sevgi, sevdiğini her halinde, günün her saatinde görüp, ona rağmen çok ama çok sevmekmiş. 'Hastalıkta ve sağlıkta', ölüm bizi ayırana dek 'biz' olmakmış.

Anladım ki, sabaha karşı, gecenin en karanlık saatlerinde kabuslardan uyanıp sol tarafıma döndüğümde varlığını hissetmek, dünyanın en huzur verici hissiymiş.

Anladım ki, ileride dönüp geçmişe baktığımızda ve bu yılları düşündüğümüzde 'Küçücük bir evimiz vardı ama ne kadar mutluyduk' diyeceğiz :)

Anladım ki, insanın eşinin aynı zamanda 'en iyi arkadaşı' olması, insana bahşedilen en büyük lütuflardan biriymiş.

Anladım ki, şu dünyada hepimiz bir yarım elmayız. Benim diğer yarım, sensin. Kaderimde yazılı olan, ruhumun tamamlayıcısı, içimin huzuru.. Sensin.

İnşallah birlikte 50. yılımızı da kutlarız, hayat arkadaşım.

6 comments:

  1. çok güzle anlatmışsın canım iyisiyle kötüsyle evlilik bencede çok güzel...yani hayatın ta kendisi...allah nice uzun yıllar sağlıkla geçirmeyi nasip etsin:))

    ReplyDelete
  2. merhaba Gamzeli Anne,

    Cok tesekkur ederim guzel yorumun icin!

    Sevgiler,

    Moonie

    ReplyDelete
  3. Anonymous12:52 AM

    Ne güzel bir yazı olmuş. Evlilik işte böyle bir şey. Biz 10 yılı bitirdik bu yolculukta. Sizlere de nice sağlıklı ve aşk dolu yıllar diliyorum. Bir yastıkta kocayın inşallah :)

    ReplyDelete
  4. Nice senelere daha sağlık ve mutlulukla :) o kadar güzel anlatın ki özellikle pamuk şekeri ve zeytin benzetmesine bayıldım (:
    Alanya'dan Sevgiler :)

    ReplyDelete
  5. cymbeline7:35 PM

    İstanbul'da chicagoyla ilgili bloglar ararken rastladım, bir çırpıda hepsini okumak istedim... Hele bu son cümleler, insanı hem yüreğini aydınlaran bir mutlulukla hem de gözlerini yaşartan bir olgunlukla yazılmış...Küçücük evinizde, kocaman yüreklerinizdeki aşk, daim olsun ... Sevgiler...

    ReplyDelete
  6. Merhaba Kitap Kurdu

    Cok tesekkur ederim! Size de nice mutlu ve saglikli yillar diliyorum birlikte :)

    Merhaba Padam,

    Cok tesekkurler guzel dileklerin icin! Yazimi begendigine cok sevindim!

    Merhaba Cymbeline,

    blog'uma hosgeldiniz. Yazilari begendiginiz icin cok mutlu oldum. Guzel dilekleriniz icin de ayrica tesekkurler!

    Chicago'dan sevgiler

    Moonie

    ReplyDelete