Monday, June 8, 2009
Up
Çok şirin, bulut yumuşaklığında, uçan balon renklerinde bir film. Blog'umu takip edenler bilir zaten, Pixar'ın çıkardığı işlerden beğenmediğim çok az film vardır. Tam bir Pixar hastasıyım.
Hayatımda ilk kez, üç boyutlu (3-D) gözlüklerle bir film izledim. O da böylesine şirin ve tatlı bir Pixar filmine rastladı, çok şanslıyım! Gerçekten ilginç bir deneyim. Ben belki de çok farklı olmaz diye düşünüyordum ama gerçekten farkediyor. Ekranda bazı nesneler önde, bazı nesneler (ya da katmanlar) arkadaymış gibi görünüyor ve izlediğiniz filme gerçek bir derinlik duygusu katılmış oluyor. Ekrana doğru uçan bazı nesneler üzerinize doğru geliyormuş gibi hissediyorsunuz, hatta bazen çok ani olduğunda bu olay, irkildiğiniz bile oluyor. Ama gerçekten ilginç bir teknolojiymiş, ilk defa böylesine keyifli bir filmde denediğim için çok mutluyum!
Up, yani 'Yukarı', Pixar'ın sanırım daha bir çocuklara yönelik ve dolayısıyla biraz yumuşatılmış filmi olmuş. Yaşlanmış, eşini kaybetmiş ve çocukları olmayan yaşlı bir adamın, evinin üstüne uçan balonlar bağlayarak Güney Amerika'ya uçmak istemesinin ardından yaşadığı maceralar. Ona yardım etmeye and içmiş küçük bir izci çocuğunun komiklikleri ve dostluğu da cabası. (Ki Pixar'ın çocukları nasıl bu kadar şirin ve gerçekçi canlandırabildiğine hayran kalıyorum her zaman. sinema perdesine doğru uzanıp çocuğun şipşirin dobi yanaklarını sıkası geliyor insanın!)
Filmde hüzün ve nostalji de var, ama diğer filmlerine oranla biraz daha az gibi geldi bana. Özellikle gökyüzünde geçen sahnelerde ve 'uçan ev' kavramında büyük üstad Miyazaki'den bayağı etkilenilmiş gibiydi, özellikle de üstadın 'Howl'un Uçan Şatosu' ve 'Gökyüzündeki Şato' filmlerinden. Yaşattığı duygu yoğunluğu olaraksa benim en çok sevdiğim Pixar filmlerinden olan 'Oyuncak Hikayesi'ni ya da 'Kayıp Balık Nemo'yu ya da yakalayamasa da çok ama çok keyifliydi. Zaten gittiğimiz sinema da çocuk doluydu! Çocuklarla dolu olan bir yerde filmdeki sahnelere onlarla birlikte kıkır kıkır gülmekten daha keyifli az şey var herhalde :)
Kısaca derim ki bir Pixar filmine gittiğinize pişman olmak çok zordur herhalde zaten, gidin, görün!
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Bursaya gelir gelmez oğlumla birlikte gideceğim bu filme. Bende oğlum sayesinde pixar filmlerini çok sevdim. Teşekkürler.
ReplyDeleteMerhaba Kitap Kurdu,
ReplyDeleteBence de mutlaka oglunuzu goturun bu sirin filme. Cok seveceginden eminim.
Moonie
Adamin evini Paradise Falls'a kondurduktan sonra, adventure book'un sayfalarini cevirdigi sahne cok huzunluydu. Guzel bir filmdi de cok huzunluydu. Kucuk cocuk da ABD'nin yeni uzak dogulu obez cocugunu iyi temsil etmis:) Uzak dogulu bile obezlesiyor bu ulkede:)
ReplyDelete